Part 23 LEVANTEN ŞİMON'UN ÖLÜMÜ

20 0 0
                                    


BÖLÜM 23


LEVANTEN ŞİMON'UN ÖLÜMÜ


Levanten Şimon'un artık buralara son seferini yapmanın burukluğu içinde gidişidir. Ama giderken Edincik bağlarında birkaç saat sonra haince öldürüleceğini bilmeyişidir.


Levanten Şimon'un nakliye arabası şarap mahzenlerinin önünde duruyor, işçiler arabaya şarap fıçıları yüklüyorlardı. Levanten Şimon her zamanki gibi akşamdan kalmaydı. Dün gece içkiyi fazla kaçırmış olmalıydı. Durmadan esniyor ve her seferinde ağzını kapatmayı unutuyordu. Sansar Sakis her zamanki gibi yemek ziyafetlerine çok önem veriyordu. Hizmetçi Rozali'nin hazırladığı mantının, deniz levreğinin, semizotu salatası ve baklavanın tadına doyamamıştı. Bay Sakis'e, böğürtlen kokulu şarap fıçısını açtırmak zor olmamıştı. Levanten Şimon geğirerek arabaya bindi. Güçlü bir işçi arabanın önündeki kolu çevirdi.


 Sansar Sakis, Levanten Şimon'la vedalaşırken yüzünde derin bir endişe vardı. Onun geğirirken çıkardığı gaz kokusunu duymak ve buna katlanmak bile onu rahatsız etmemişti. Dalgındı; Helena'nın zamansız ölümü, ticari ilişkilerini oldukça zayıflatmıştı. Sansar Sakis'i asıl endişelendiren Yunanlıların Bandırma'yı işgaliyle birlikte işgale destek veren çetelerin her şeyi yağmalamasıydı. Çeteler birçok yerde yol kesiyor, arabaları durduruyor ve işe yarayan her şeye el koyuyorlardı. Levanten Şimon için de artık bu kargaşa ve kaos ortamı kadar uzun yolculuklar da sıkıcı olmaya başlamıştı. Helena'nın ölümünden sonra Adama'nın İzmirli tüccar bir ailenin kızıyla evlenmek istemesi, yakında Buca'da yapılacak olan nişan törenleri nedeniyle Levanten Şimon artık buralara son seferini yapmanın burukluğu içindeydi.


Osmanlı topraklarında yıllardır barış içinde yaşayan Rumların huzurunun İzmir'in işgalinin duyulmasıyla bozulması, İzmir'in işgalinden bir yıl sonra da temmuz başlarında Bandırma, Erdek ve Gönen'e Yunanlıların asker çıkarması, Rum çetelerin yol keserek, işgali desteklemesi ve Yunan kuvvetlerine yardımcı olmaya başlaması Elbizlik Rumlarını da endişelendiriyordu. Çanakkale Savaşları'nda düşman devletlere karşı omuz omuza savaşmışlardı ve şimdi Yunan işgaliyle birlikte çaresizdiler.


Levanten Şimon'un şarap yüklü arabası Gönen'de durdurulmuş ve arandıktan sonra ancak akşamüzeri yola çıkabilmişti. Levanten Şimon şehre ürkerek baktı. Şehrin meydanlarında yerde yatan insan cesetlerini gördü. Yanan ahşap evlerin üzerinde dumanlar tütüyordu. Gönen'in talan edilmesi, yakılıp yıkılması onu kaygılandırıyordu. Gönen'in çıkışında Yunan birlikleri yol kesmişlerdi ve şehre girişleri çıkışları kontrol etmek için arama yapıyorlardı. Levanten Şimon'un tüccar oluşu ve birçok dil bilmesi sayesinde geçmesine izin verilmişti. Sabuncu deresinin kırmızı renkte akması dikkatinden kaçmamıştı ve Gönen'in işgalinin oldukça çetin geçtiğini gösteriyordu. Yıkık evler ve kubbesi çökmüş camiler uzakta kalırken yanan şehir tüylerini ürpertiyordu.


Levanten Şimon üşüdüğünü hissetti. Dede bayırından geçerken kalın kabanına sarındı. Pirinç tarlaları arasından kopup gelen sivrisinekler oldukça çekilmez oluyordu. Yol boyunca perişan halde göç eden insanlar vardı. Savaşın acı yüzü bir defa daha ortadaydı. Araba yokuşu tırmanırken su kaynatmıştı. Kısa bir aradan ve uğraştan sonra yola koyulduklarında gece ilerlemişti. İtalya'dan gelen gemiler yarın sabah limanda olacaklardı ve gece yükleme tamamlanacaktı. Ancak savaş durumuydu ve herhangi bir aksiliğin olması muhtemeldi. İşin ilginç yanı belki de Yunan birlikleri hiçbir ticari geminin limana girmesine izin vermeyebilirdi. Levanten Şimon olasılıklar üzerinde düşünürken cebinden bir puro çıkardı ve eliyle rüzgârı keserek yaktı. Belki de düşündükleri yersizdi. Ecnebilere karşı bu ülkede her zaman bir saygı vardı ve belki de aynı saygıyı Yunan birliklerinden de görebilirdi. Levanten Şimon, eline bir şarap şişesi alarak tıpasını açtı ve bir dikişte içerek son damlasına kadar fondipledi.


 Denizden kopup gelen rüzgâr sertleşmeye başladığında Bandırma'ya yaklaştıklarını anlamıştı. Rüzgâr sivrisinekleri de dağıtmıştı. Levanten Şimon bir puro daha yakmak için cebine uzandığında araba durdu. Şoförü öfkeyle direksiyona birkaç defa vurdu. İleri doğru baktığında Rum çeteler arabayı durdurmuşlar ve kısa sürede yağmaya geçmişlerdi bile. Şarap fıçıları yağma ve talan edildikten sonra çeteler uzaklaştılar. Levanten Şimon, boğazını saran yanık kokusunu uzun bir süre içine çekmek zorunda kalmıştı. Durmadan öksürüyordu. Çok geçmeden şoförüyle birlikte kilitli kaldıkları yanan arabanın içinde feci şekilde can vermişlerdi.


  Edincik bağlarında, Levanten Şimon'un Rum çeteler tarafında öldürülmesi haberi Elbizlik köyünde duyulduğunda köye büyük bir hüzün çöktü. Yıllarca Osmanlı'nın himayesinde özgürce yaşayan bazı Rumlar, çete oluşturmuş, doğdukları topraklara ihanet ediyorlardı. Elbizlik Rumları neler olduğunu anlamlandıramıyordu. Yıllardır bu toprağın ekmeğini, bağlarının üzümünü yemişler, bu toprağın suyunu içmişler ve bu topraklar üzerinde özgürce yaşamışlardı. Yunanlıların işgali onları sevindirmiyor aksine üzüyordu. Çünkü Yunanistan'ı bilmiyorlardı, görmemişlerdi bile. Gönen'in işgal edilmesi, yıllardır kardeşçe yaşadıkları insanların öldürülmesi ve işkence görmesi onları üzüyordu. Elbizlik köyünde Yunan işgaline karşı çıkan genç Rum erkekleri gönüllü olarak Türk ordusuna katılmış ve Yunanlılarla savaşmak için Mustafa Kemal'in emrini beklemekteydiler. Orduya katılan delikanlılar arasında Greg de vardı.


 


 




ÖMRÜM UZAKLARDA AZALMASINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin