Part 5PASKALYA BAYRAMI

36 0 0
                                    


BÖLÜM 5


PASKALYA BAYRAMI


Paskalya bayramında kırmızı yumurta tokuşturmak ve mum yakmak adettendi. Manoli, inaçlarına güveniyordu, elindeki mumu söndürmeden evine kadar götürdüğünde tüm dileklerinin gerçekleşeceğinden emindi. Ancak eve giderken rüzgârın azizliğine uğrayacağını unutuyordu.


 


Evlerinin önündeki meşe ağacının üzerinde iki sincap oynaştılar. Manoli kırmızı elbisesini ütülerken oldukça dalgın görünüyordu, onları fark edemedi. Paskalya öncesi neden neşesinin olmadığını anlayamıyordu. İçinde sıkılma, nefes borusunda bir daralma hissetti. Derin derin nefes aldı. Yoksa Helena'nın sözlerine kafayı mı takmıştı? Anlayamıyordu. Bugün olanları düşünürken ütünün devrilmesiyle ve ayağını yakmasıyla kendine geldi. Tahta zeminin üzerine ütüden saçılan korlar yayılmıştı. Birden eteğinin tutuştuğunu fark etti. Korkuyla paniğe kapıldı. Masanın üzerinde duran sürahiye koştu. Ateşi söndürdüğünde oldukça sinirli görünüyordu. Elbisesini bir karış uzunluğunda kısaltmak zorunda kalacaktı.


Kapı zili çaldığında heyecanlanmıştı. Bedros onu almaya gelmişti. Pencereden baktığında hava kararmaya başlamıştı. Kapıya koştu. Bedros, onu beklemekteydi. Beyaz bir gömleğin üzerine siyah bir ceket giymiş, saçlarını geriye taramıştı. Mavi gözleri parıldayarak ona bakıyordu. Manoli kapıda onu inceliyordu. Bedros:


"Sevgilim beni içeriye almayacak mısın? Hem bana uzun bir süre bakmaya daha ne kadar devam edeceksin? Seni çok şaşırtmış olmalıyım."


"Şey hayatım affedersin."


"Sesin titriyor, yoksa seni üzen bir şeyler mi oldu ?"


"Hayır hayatım, az önce ütü yaparken elbisemi yaktım da."


"Sana bir şey olmadı değil mi?"


"Hafif bir yanığın dışında olmadı tabii. Zülüce'nin merhemlerinden sürdüm."


"Allah Allah, herkes bu kadının otlarına neden bu kadar bel bağlıyor anlayabilmiş değilim."


"Hayatım seni kısa bir süre bekleteceğim. Giyinmem lazım."


"Tamam, ben de bu süre zarfında Bayan Mariya ve Salamis'in bayramlarını kutlayayım."


Kilise çanları çalmaya başlamıştı. Bahçe kapısından çıktıklarında el ele tutuştular. Manoli'nin elleri soğuktu. Nisan ayı biraz serindi. Gökyüzünde kara bulutlar toplanmaya başlamıştı.


Kilisenin kapısından girdiklerinde Papaz Sisifos onları kapıda karşıladı ve "Hoş geldiniz "dedi. Papaz Sisifos, siyah elbisesinin içinde kendinden emin ve mutlu görünüyordu. Bahçedeki masaların üzerinde renkli sepetler vardı ve şamdanlarda mumlar yanıyordu. Manoli açlığını bastırmak için Paskalya çöreklerine uzanırken Papaz Sisifos, Deli Lali'yi karşılamaya hazırlanıyordu. Deli Lali bu akşam oldukça bol kıyafetler giymişti. Siyah elbisesinin içinde zayıf bedenini gizlemeye çalışıyor gibiydi. Papaz Sisifos zarif bir adamdı ve Deli Lali'nin elini öpüyordu. Deli Lali, Sisifos'in elleri arasından elini hızla çekti. Yaptığı hareketin farkında bile değildi. Çünkü tam bu sırada kapıdan üzerindeki mavi gömleğiyle Greg girmişti. Lali heyecanla onu süzüyor, tepeden tırnağa inceliyordu. Uzun bacaklarına giydiği açık renk pantolonuyla Lali'nin aklını başından almışa benziyordu. Ama Greg neden onu hala fark etmemiş gibiydi. Masanın kenarındaki Salamis'le şakalaşıyor ve Bay Yorgi'yle sohbet ediyordu. Lali, birdenbire kilisenin kapısında Rozali'yi fark etti. Hışımla yerinden yükseldi. Rozali, geceye yalnız katılmış ve kısa sürede kalabalığın arasında kaybolmuştu. Deli Lali heyecanlıydı. Çünkü Greg bu tarafa doğru geliyordu. Bay Sisifos da onu fark etmişti, gülümseyerek elini uzattı. Lali, Greg'e öpmesi için elini uzatırken çok heyecanlıydı. Greg'le ilk defa temasta bulunacaktı. Greg, elini öpmek yerine toka yapınca Lali'nin yüzünde kaygı ve hafif bir kızarma oldu.

ÖMRÜM UZAKLARDA AZALMASINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin