BÖLÜM 31
MİDAS'IN ŞARAP FABRİKASI
Midas'ın şarap fabrikalarının tamir oluşu ve onarılışıdır. Yanan eski malikânenin yerine daha görkemlisinin yapılışıdır.
Midas'ın şarap fabrikasında işçilerin maaşları dağıtılmaktaydı. Gün boyu bağlardan toplanan üzümler kasalarla fabrikanın önüne taşınıyor ve oradan da fabrikada çalıştırılan işçiler tarafından işlemlerden geçirilerek mayalanıyor ve büyük meşe kavlarda bekletiliyordu. Savaşın bitmiş olması da işlerin düzelmesinde büyük bir etkendi. Atatürk modern bir ülke kurmuştu ve her geçen gün yeni devrimler yapılıyordu. Yunan ordularının altı eylülde Gönen'den kaçmaları ve Gönen'in kurtuluşuyla başlayan yeni süreçte şehir yeni baştan imar ediliyordu. Yıkılan binalar, okullar, hastaneler, devlet daireleri yeniden inşa ediliyordu. Savaş yıllarında üzüm bağlarının bakımı yapılamamış ve üzümler hasat edilememişti. Kilisenin tamamlanıyor olması da Bay Midas için işçileri bağlarında çalıştırması için fırsat yaratıyordu.
Sansar Sakis'in adaletsizce işçileri bağlarda çalıştırması ve maaşlarını ödememesi nedeniyle isyan başlamış ve Bay Sakis bunu canıyla ödemişti. Bay Midas daha adil bir yöntem bulmuştu. İşçilerin maaşlarını dağıtmak için güvendiği bir işçi başı bulmuştu. Öncelikle yanan yıkılan evlerinin yerine yeni bir malikâne yapmak gerekiyordu, üç katlı büyük malikânenin çizimi için üç mimarın görüşü alınmıştı ve binanın inşasında Sarıköy ve Gönen'deki en iyi ustalar seçilmişti.
Bay Midas işçilerin maaşlarını dağıtan işçi başı Meandres'in yanına geldi. Onu en ufak bir haksızlık ve hata olmaması için uyardı. Bay Midas'ın güven veren yüzü ve davranışları, kısa zamanda, köydeki ve civar köylerdeki işçilerin de dikkatini çekmişti. Bay Midas'ın adaleti ve dürüstlüğü çevrede konuşulur olmuştu.
Bay Midas huzurluydu. Baba yadigârı mesleği devam ettirmenin gururunu taşıyordu, nasıl olsa eşi Cindy, İstanbul'daki ticari işlerini bir süre daha devam ettirir ve hatta şarap fabrikasında üretilen kaliteli şarapları pazarlamak için de yeni levantenler bulabilirdi. Bay Midas, bir hafta sonra Bandırma'ya gelecek olan İzmirli levantenlerle ilk iş görüşmelerini yapacak ve fabrikada üretilen şarapların dış ülkelere kolay pazarlanmasını sağlayacaktı. Midas'ın yeni malikânesi eski evlerinden biraz daha yükseğe kuruluyordu ve bu hâkim tepeden üzüm bağları kadar, uçsuz bucaksız uzanan ovayı ve köyleri de görmek mümkündü. Ev tamamlanır tamamlanmaz İstanbul'dan dönecek olan karısı ve çocuklarının rahat etmeleri için de geniş balkonlu odalar tasarlamıştı. Karısı Cindy'nin klostrofobisi vardı ve dar mekânlarda yaşayamazdı. Uzun yıllar boğazdaki köşklerde sürdürülen yaşamın ardından karısı ve çocuklarının köy yaşamına uyum sağlamaları her ne kadar zor olsa da onları köyde tutmaya zorlayamazdı. Diledikleri zaman da dönmeleri için Üsküdar'daki köşklerini satmayı düşünmemişlerdi.
Bay Midas malikânenin hemen girişindeki geniş salonda yerdeki iki renk mermerden oluşan mozaikler üzerinde yürürken bu salonun Cindy'nin zevkine göre döşemenin uygun olacağını düşündü. Üst tarafa iki taraftan da çıkan merdivenler yaptırmıştı, evleri hiçbir sarayı aratmamalıydı. Üst katta yine geniş odalar ve koridor planlanmıştı. Ayrıca bu katta çocuklarının odaları da vardı. Üçüncü kata çıktığında geniş yatak odalarının balkonundan üzüm bağlarında çalışan işçileri seyretti. Akşamın kızıllığı çökmesine rağmen bağlarda çalışmaya devam ediyor oluşları hoşuna gitti. Yatak odalarının üzeri tamamen cam olmalıydı ve buradan gökyüzünü, yıldızları ve ayı izlemeliydiler. Çok sevgili eşine güzel bir sürpriz olacağı için kendinle gurur duydu. Bayan Cindy, yatak odasından baktığında aşağıdaki sarp kayalıkları görecekti ve uçsuz bucaksız Sarıköy Ovası'na tepeden bakmak bu defa onu yükseklik sarhoşu edebilirdi. Yine malikânenin odalarının tüm avizeleri İstanbul'dan getirilmeli, altın suyuyla kaplatmalıydı. Perdeler özenle seçilmeli pencerelerin geniş görüntüsünü kapatmamalıydı.
Malikâne birkaç ay gibi kısa bir zamanda yükselmişti. Çatıda çalışan ustalar Bay Midas'ın geldiğini fark etmemişlerdi bile. Ustabaşı malikânenin bir ay içinde tamamlanacağı müjdesini verdiğinde Bay Midas onlara bahşiş vermeyi ihmal etmedi. İşçiler şaşkındılar; "Öyle babadan böyle çocuk olamaz", diye hayıflandılar. Babası para babasıydı, tefeciydi, yüksek faizlerle köylüyü borçlandırır ve onları günlerce üzüm bağlarında çalıştırırdı, üstelik caniydi ve acımasızdı. Sansar Sakis'in cimriliğinin aksine Bay Midas'ın cömertliği, kültürü ve beyefendi tavırları herkesin dikkatini çeker olmuştu.
Kilisenin büyük pencereleri tamamlanır tamamlanmaz Bay Yorgi malikânenin pencerelerini yapmaya başlamıştı bile. Bunun için de ormandan özenle seçilen kestane, ardıç ve yabani kiraz ağaçları Bay Midas'ın işçileri tarafından atölyeye taşınmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRÜM UZAKLARDA AZALMASIN
RomantizmÖMRÜM UZAKLARDA AZALMASIN BÖLÜM 1 SEL Kurbağalar yağmuru günl...