BÖLÜM 39
KIRKAYAK KUYUSU
Bedros, yüksek merdivenden indirilerek malikâneden kaçırılacak ve kör bir kuyuya saklanacaktır. Artık her şey yoluna girmeye başlamıştır. Hizmetçi Rozali, Bedros'u kaçıran iki köylüye eski bir mağarada para ödemektedir. Ancak, kuyunun kelebesi dönmeye başladığında Bedros, kuyudan sağ çıkmayacaktır.
Köyün yakınındaki çok eski bir mağaradaydılar. İçerisi nem, rutubet ve ölü hayvan leşlerine kokuyordu. Hizmetçi Rozali'nin tuttuğu iki köylünün ellerindeki meşaleler yanıyordu. Meşalelerin aydınlığından rahatsız olan yarasalar mağaranın daha derinlere doğru uçuştular. Rozali, kayanın üzerindeki çantadan çıkardığı banknotları mırıldanarak sayıyordu. Saymayı karıştırdığı sırada tekrar başa dönüyor ve öfkeyle alt dudağını ileri uzatarak terlemiş olan saçlarını nefesiyle serinletmeye çalışıyordu. Alnından süzülen çift sıra teri bilekleriyle silmek onun için zor oluyordu. Onu dikkatle seyreden iki köylünün gözleri büyük banknotlar üzerindeydi ve loş ışıkta parlıyordu. İki köylü, Rozali'nin eksik matematik bilgisinden sıkılmıştılar. Rozali, önce saydığı bir demet parayı, cılız, vebalı gibi bitkin, çoktandır yıkanmamış saçları birbirine dolanmış köylüye uzattı. Filipo'nun gözleri parıldadı ve yırtıcı kuşları andıran yüzünde, kemerli burnunu yukarı kaldırarak; "Teşekkür ederim efendim."dedi. İkinci köylü uzun boylu ve oldukça kaslıydı, uzun bir süredir taş ocağında ya da ormanda çalışmış gibiydi. Hizmetçi Rozali elindeki para demetini uzatırken sordu.
"Merdiveni ne yaptınız Soros?"
"Merdiveni mi? Ha, merdiveni mi efendim?"
Söylediği sözlerin sürekli tekrar edilmesinden hoşlanmayan Rozali öfkelendi. Bunun farkına varan Soros konuşmasını sürdürdü.
"Önce üç merdiveni çivilediğimiz ek yerlerindeki çivileri söktük, mağaraya getirdik, parçaladık ve yaktık efendim."
"Öyle değil mi Filipo?"
"Aynen öyle efendim. Çok zor bir işi başardık. Kayalıkların üzerindeki kan izlerini bile temizledik."
"Hem de gün ağarırken."
"Kimselere görünmediğinizden eminsiniz değil mi?" Filipo:
"Tabiî ki de efendim. Ortalıkta kimseler yoktu. Greg'i balkonda gördüğümüzde güneş çoktan doğmuştu. Düşünceliydi, ne olup bittiğini anlamadan kayalıklara doğru bakıyordu. Bedros'un, mitoloji kahramanı Daidolos gibi balmumu ve kaz tüylerinden kanat yapıp uçtuğunu düşünüyor olmalıydı. Ah zavallı Manoli ıskaladığının farkında değil, bir ömür boyu Bedros'u öldürdüğünü düşünecek ve vicdan azabı çekecek. "
"Kesin sesinizi. Eğer bu konuda herhangi birinden bir şey duyarsam ve eğer işinizi layıkıyla yapmadıysanız, sizi yetmiş yedi parçaya ayırır ve sarp kayalıklardaki kartallara yem yaparım emi."
"Tabi efendim."
"Bedros'u nasıl kaçırdınız ve nereye sakladınız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRÜM UZAKLARDA AZALMASIN
RomanceÖMRÜM UZAKLARDA AZALMASIN BÖLÜM 1 SEL Kurbağalar yağmuru günl...