“ve birbirimize ait olduğumuzu söyle bana,
donat onu aşkın süsleri ile.
büyüleneceğim, dudaklarından asılacağım,
kalp acısının darağacından sallanmak yerine.”—
Şaşırtıcı bir şekilde, kışın ilerleyen haftaları da çok büyük olaylar olmadan geçmişti. Jimin biraz daha kilo almıştı, zaman zaman baygın ve yorgun hissetmeye devam etmişti ama sağlığı mükemmel görünüyordu. Hatta, normalden daha enerjik görünüyordu ve neredeyse tüm işi Jungkook'un elinden kapıyordu.
Böylece bahar, sonunda kışın soğuğunu yolundan çekmiş ve yerine güneşinin ilk ışıklarını, yavaş yavaş büyüyen çiçek tomurcuklarının üzerine bırakmıştı. Kuşlar ve kelebekler bile geri dönmüştü.
Gün geçtikçe büyüyen bebeği günün büyük bir bölümünde Jimin'in dikkatini dağıtıyordu, bu da onu gece geç saatlerde yapılan avlanma seanslarından veya odun kesmekten başarılı bir şekilde uzaklaştırıyordu. Jimin inatçı yapısıyla başının üstünde her balta kaldırmak ya da ava çıkmak istediğinde, Jungkook öleceğini hissediyordu. Jimin'in bunları yapamayacağını düşündüğünden değildi, tilkinin istese her şeyi yapabileceğini biliyordu. Ama geleceğini hayal ettiğinde gördüğü fotoğrafta bebeleri varken, koruyucu içgüdüleri bütün bedeninde kol geziyordu ve günün sonunda beynini o kadar bitkin bırakıyordu ki, Jimin'in uzanıp mümkün olduğunca uzun süre hareketsiz kalmasını diliyordu.
Ama tabii ki, eğer onu evcilleştirmek bu kadar kolay olsaydı Jimin Jimin olmazdı. Özellikle de küçük evlerinde aylarca yatağında ve koltuklarında kıvrılıp kaldıktan sonra koşma, tırmanma ve yüzme ihtiyacı; alfanın ona verdiği tüm uyarılardan daha güçlüydü.
Ve böylece… Jungkook sonunda onu rahat bırakmaya, o güzel çiçek tarlalarında uyuyana kadar koşmasına ve kendini tüketmesine izin vermeye karar vermişti. Jimin'in şimdiye dek pek çok kez yaptığı gibi arkasından gizlice kaçmasından daha iyiydi bu.
Bugün ise, Yoongi ve Taehyung kasabaya sık sık yaptıkları gezilerden birinden döndüklerinde, Jungkook Namjoon'la ava çıktığı ve muhtemelen uzun bir süre geri dönmeyecekleri için Jimin'i gölde onlara katılmaya davet etmişlerdi. Jimin de elbette mutlu bir şekilde kabul etmişti bunu, hatta onlar tembellik edip güneşin tadını çıkarırken yemeleri için bazı atıştırmalıklar bile paketlemişti.
Çoğu zaman olduğu gibi, Yoongi'nin yanında çalışmak için bir yığın kitap vardı. Kasabaya gittiklerinde her zaman yenilerini alırdı. Jimin kitaplar hakkında neyi bu kadar büyüleyici bulduğundan emin değildi, ama Taehyung'un ona söylediklerinden Jimin, okuduklarının çoğunlukla tarih içerikli olduğunu öğrenmişti.
Havalar güzelleştiği için bir süre orada kalmışlardı. Yoongi okumaya, Jimin ve Taehyung da sohbet etmeye devam etmişti; ta ki yer aniden sallanmaya başlayınca ve huzurları bozuluncaya kadar sürmüştü bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the scent of miracles | kookmin (omegaverse)
Fanfiction'Uzak dur,' demişlerdi. 'Büyük siyah kurttan uzak dur. Eğer durmazsan, senin gibi küçük tilkileri bir anda yutar. Kulağından kuyruğuna kadar yer ve bir daha asla evine geri dönemezsin.' alfa jungkook & omega tilki jimin - ao3 çevirisidir, yazardan i...