"yaşadıkların için üzgünüm,
zor zamanlar geçirdin.
çok çabaladın, asla yeterince iyi biri olamadın.
seni zavallı şey, sen olmak berbat bir şey olmalı.
ama bunun senin hatan olmadığını biliyorum."-
Sürünün bir üyesini kaybetmek hep oldukça zor olmuştu. Genç ya da yaşlı, her iki durumda da bu bir trajediydi.
Ancak, genellikle kaygısız olan tilkiler gerçek güçlerini o zamanlar gösterirlerdi. Birbirlerine daha da yakınlaşırlar ve koruyup kollarlardı. Renkli kıyafetler giyerek şarkı söyleyip dans ederlerdi, daha çok yakınlaşma ve daha fazla sevgi paylaşmaya, en tatlı son vedayı yaratmaya odaklanırlardı.
Bugün de o günlerden biriydi.
"Jimin? Hazır mısın?"
Arkasını dönen genç tilki, babasına baktı ve giydiği geleneksel kıyafetle hafifçe eğilmeden önce gülümsedi.
Göz alıcı kıyafet Jimin'in genç ve zarif bedeni için biraz fazla büyüktü ve her hareket ettiğinde omuzlarından kayıyordu.
"Birkaç dakikaya biter işim."
Oğlunun saygılı ses tonu babasını gülümsetmişti. Jimin onun gözünde hızlı büyümüştü ve biraz daha eski minik, şirin bebeği gibi görünmesi için her şeyi yapardı.
Jimin şenlikler arasında dolaşmak için kulübeden ayrıldığı sırada sokaktaki her göz en az bir kere değmişti ona. Oldukça dikkat çekici biriydi ama o yaşlılarla sohbet etmeyi, çocuklarla oynamayı ve arkadaşlarıyla şakalaşmayı seven sosyal biri olduğu için üzerindeki hayran bakışları umursamıyordu.
Meydanın ortasında, mavi ve mor çiçeklerden oluşan rengarenk bir yatak vardı ve ölen tilkinin vücudu üzerine güzelce yerleştirilmişti.
Ölen tilki, uykusunda huzur içinde ölecek kadar şanslı olan saygın bir yaşlıydı. Elbet bir gün ölecekti, bunu herkes biliyordu. Ama yine de, etrafını sarmış olan ailesi ve küçük torunları, sanki ruhu cansız bedene geri getirmeye çalışıyorlarmış gibi hareketsiz bedene yapışarak hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.
Bu gibi anlar Jimin'in kalbini paramparça ediyordu. Başkalarının, özellikle de küçük çocukların acı çektiğini görmekten nefret ediyordu.
Kendine engel olamadan küçük çocukların yanlarına çömelip minik, titreyen başlarını okşadı.
"Hadi ama, ağlamanıza gerek yok." Çocukların üçü de ona baktığında başparmağını kullanarak tombul yanaklardaki gözyaşları sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the scent of miracles | kookmin (omegaverse)
Fanfiction'Uzak dur,' demişlerdi. 'Büyük siyah kurttan uzak dur. Eğer durmazsan, senin gibi küçük tilkileri bir anda yutar. Kulağından kuyruğuna kadar yer ve bir daha asla evine geri dönemezsin.' alfa jungkook & omega tilki jimin - ao3 çevirisidir, yazardan i...