"batabileceğimi düşündüğüm için hiç yüzmedim.
daha önce hiç tekneye binmedim, onların nasıl yüzüğünü anlamıyorum.
bazen anlamadığım şeylerden çok korkuyorum.
ama işte buradayım,
senin yanında."-
Jimin ve Taehyung kurtların bölgesine vardığında, tam ve mutlak bir kaosla karşılanmışlardı.
Taehyung'un sürü arkadaşları, çocuklarını kapıp mağaralarında saklanmışlardı. Bazı avcılar ve muhafızlar, eskiden taş bir masa olan ama şu an her yere dağılmış olduğu için artık moloz gibi görünen kırık parçalarını topluyorlardı.
"Neler oldu?" Taehyung, rahatsız bir şekilde yüzünü buruşturan alfalardan birine sordu. Etrafına baktı ve etrafındaki insanları daha fazla çıldırtmamak için sesini hafifçe alçalttı.
"Emin değilim... ama Lider Min ve Jungkook aniden kavga etmeye başladı. Sonra da gittiler."
"Nereye?"
"Kuzey'e. Denize doğru."
Jimin, Taehyung'un elini tuttu ve çekiştirerek yürümeye başladı. Eskisinden çok daha gergin görünüyordu. Taehyung'un sözlerinden şüphe duruyor falan değildi, fakat buradaki hasarı kendi gözleriyle görmek onu daha da şok etmişti. Daha gerçekçiydi.
Taehyung da Jimin'i tereddüt etmeden takip ediyordu ve o da aynı şekilde hissediyor gibiydi.
Birlikte kasabanın arkasındaki tepeye, uçsuz bucaksız taş ovaların üzerinden koştular. Ufku aydınlatan okyanusun berrak mavisini görene kadar koşmuşlardı. Kalpleri yarışırcasına hızlanmaya başlamıştı.
"Kokularını alabiliyorum..." diye fısıldadı Taehyung ve Jimin sertçe yutkunarak başını salladı. O da alabiliyordu. Sadece kendi kokularını değil, aynı zamanda kanın kendine özgü demir kokusunu da net bir şekilde alabiliyorlardı.
Lütfen, diyerek orman ruhlarına içinden dua etti Jimin, bu kan kokusu Jungkook'a ait olamaz. O iyi olmak zorunda.
İçindeki tüm öfke yok olmuştu. Yaşadıkları şeyler önemli değildi. Genç alfanın hayatını önemsemediğine dair cesur iddiası, hepsi öfke ve kırılan güvenden doğan inatçı bir yalandı.
Eğer Jungkook'a gerçekten bir şey olursa, Jimin kendini affedebileceğini düşünmüyordu.
"Hayır!"
Taehyung'un korku içindeki sesi Jimin'i suçluluk duygusundan uyandırdı ve ürküttü. Şok içinde olan omeganın bakışını takip etti ve gördüğü şey ile gözleri inanamazlıkla büyüdü.
Jungkook, azgın denizin hemen üzerindeki kayalıklardan birine çökmüştü ve bakışları tepesinde dikilen Lider'deydi. Jungkook yumruğunu sıkarken, Lider Min de elindeki taş baltayla ona saldırmaya hazırlanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the scent of miracles | kookmin (omegaverse)
Fanfiction'Uzak dur,' demişlerdi. 'Büyük siyah kurttan uzak dur. Eğer durmazsan, senin gibi küçük tilkileri bir anda yutar. Kulağından kuyruğuna kadar yer ve bir daha asla evine geri dönemezsin.' alfa jungkook & omega tilki jimin - ao3 çevirisidir, yazardan i...