2 - tilki avlamak

5.6K 579 300
                                    

“bazen belirsizlik korkusunu net bir şekilde hissedebiliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bazen belirsizlik korkusunu net bir şekilde hissedebiliyorum.
ve elimde değil ama, kendime daha ne kadar korkunun kontrolü eline almasına izin vereceğimi soruyorum.

Jimin, daha önce hiç bu kadar yıkıcı bir acı ve korku hissetmemişti.

Ormanın zifiri karanlığında hızla ilerliyordu. Ayaklarına batan keskin taşların ve kırık dalların acısını, insan formuna döndükten sonra çıplak ayaklarında hissetmişti.

Dünya etrafında dönüyor gibiydi, büyük bir karmaşanın tam ortasında olduğunu hissediyordu. Beynindeki kafa karıştırıcı duygular kontrolden çıkmış gibiydi.

Onun gibi tilkilerin çevik olduğu biliniyordu, ama panik onu bu hâle getirmişti. Küçük burnu koşarken çarptığı dallardan dolayı zedelenmişti ve yüzünün belirli yerlerindeki küçük çiziklerden akan kanlar yavaşça çenesine doğru akıyordu.

Ama Jimin bütün bu acıların hiçbirini umursamadan koşmaya devam ediyordu, içgüdüleri aşırı hızlanmaya başlamıştı ve tetikte bekliyordu.

Ölüm kalım meselesi, içindeki tilkinin korkuyla haykırdığı tek cümle buydu.

Sonunda tökezleyip yere düştüğünde arkasındaki gölge acımasızca üzerinde belirtmişti.

Jimin ayağa kalkmak için en ufak bir şansı bile yakalayamadan, küçük bedeni kolayca yerden kaldırılıp havada tutulmuştu.

"Lütfen..." Jimin nefessiz bir şekilde fısıldadı, canavarın değişen formu karşısında gözleri çoktan gözyaşlarıyla dolmuştu. Buz mavisi gözleri kan kırmızısı gözlere değerken, "Lütfen beni yeme..." diye fısıldadı.

Bulutlar gökyüzünde yavaşça hareket ederken, ay birdenbire ortaya çıktı. Güzel, pembe ışık sadece dünyayı değil, Jimin'i ve onu havada tutan canavarı da sular altında bırakmıştı.

İkisinin de yüzleri aydınlanırken, Jimin'in okyanus gözleri gördüğü şey ile anında büyümüştü ve nefesi kesilmişti.

Bu bir canavar değildi. Bu kocaman, siyah bir kurttu!

Parlak kırmızı gözlü alfa aniden esmer tenli, darmadağınık siyah saçlı bir insan formuna dönmüştü. Yavaşça sırıttığında, solunda ve sağında keskin dişlerle çevrelenmiş bir çift aldatıcı sevimli tavşan dişi ortaya çıkmıştı.

"Bekle... Seni tanıyor muyum..?" dedi Jimin tanıdık gözler, dişler, saçlar ve sırıtışla.

Siyah saçlı alfa boğuk bir sesle gülerek sonunda Jimin'in kolunu bıraktı. "Beni tanıdığından şüpheliyim, ama ben seni tanıyorum."

Jimin, alfanın onu ne kadar sert tuttuğunu, geride kolunda bıraktığı kırmızı izlerden anlamıştı. İzleri, korkulu ama aynı zamanda tuhaf bir heyecanla göğsünü dolduran gerginlikle ovuşturdu.

the scent of miracles | kookmin (omegaverse) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin