2. Bölüm

3.3K 51 4
                                    

"Bak seni gebertirim! Saçından sürükleyip duvara fırlatırım. Kanayan burnunu sikerim lan senin or****."

Son kelimeyi söylemesine izin vermeden ağzını tuttuğum Merve'yi dışarı sürüklemeye çalışıyordum. Gecenin 4'ünde kırılan bir duvar yüzünden tüm pansiyon uyanmıştı. Allahtan pansiyon tek katlıydı.

"Allahın malı başka bir yerde yiyişseydiniz lan o zaman."

"Merve bak boşver şunları başımıza bir iş gelecek. Birazdan Hasan abi gelip halledecek sakin ol."dememle Hasan abinin gelişi bir oldu.

"Ne oluyo kim yine adam attı içeri?"diye giren Hasan abiye her şeyi anlattım. Oda birkaç güne halledeceğini söyledi.

" Bare duvarı mukavvadan yapmayın da ölmeyelim bir dahakime." diyen Merve'nin koluna vurdum.

"Napıyım cebinde paran mı sanki?"dedi Hasan abi. Haklıydı bizim için cebindeki az parasıyla pansiyon kurmuştu.

Merve'nin göz devirmesiyle o gece farklı bir odada kaldık. Sonrada duvar yerine poşet ve bir kaç şey sokuşturmuştuk.

                                       ***

Gece kızlar dans çalışması yaparken onları izliyip yapmaya çalışıyordum. Kızların bazıları itici olsada diğerleriyle eğlenebiliyorduk.

"Aferim güzel yaptın bunu. Gittikçe gelişiyorsun. Sende istersen dans et. Hem sahnede daha çok para var."

Hafifçe gülümseyip hayır anlamında kafa sallayarak tezgaha yöneldim. İçkileri doldurmaya başladım. Daha çok para olmasına rağmen milletin bana istemediğim halde temas etmesine katlanamazdım. Gerekirse 3 kuruş için bu işi yapacağıma  dayak bile yerdim.

Yarım saattir sıradan içkiler sıradan yiyecekleri servis ettikten sonra başka bir masaya yemek taşımak için tepsiyi aldım.
Kırmızı koltuklu ve örtüleri süslü geniş masaya yöneldim. Her halinden vip olduğu belli olan masa 8 rakı ve ortayada meyve ve tatlı söylemişti  meyve tabağını ben getiriyordum. Diğerlerini kızlar getiriyordu, kızlar özel servis için arkamdan geliyorlardı. Meyve tabağını yüzlerine bakmadan kalabalık bir ortam olduğunu farkettiğim masaya bıraktım. Tam arkamı dönecektim ki;

"Bekle."sesini duydum. Bu  ses kadifemsi ve hafif kalındı.

Sesi tanıyıp arkamı hızla dönmemle ensemdeki topuz saçımın açılması bir oldu. Tam tahmin ettiğim gibi. Ayaz.

Bana derin ve yanmış gibi bakan gözleriyle, sandalyeden yere eğilmiş bir şey alırken gözlerini benim gözlerime kilitlemişti. Hafif doğrularak;

"Tokanız."

Hızlıca elininin ucunda tuttuğu tokayı aldım. Masayı bir saniyede süzdükten sonra koşarak uzaklaştım. Sonra son kez koşarken arkamı dönüp onunla göz göze geldim. Saçlarım sırtıma çarpıyordu. Kalbim de saç tellerimin sırtıma vuruşu kadar hızlı çarpıyor yerinden fırlıyordu.

Tezgaha yanaştım. Kollarımı tezgaha dayayarak gözlerimi masaya yöneltttim. Dans edenler yüzünden sadece birkaç kafa gözüküyordu. Onu görememiştim. Neydi bu? Ben neden heyecandan bayılacak gibiydim?

"Saçını topla yemeklere saçın düşmesin."diyen garsonla dikkatim dağıldı.

Kafa sallayıp saçımı toplamaya başladım.

"Sipariş var masa 5 bir meyve tabağı daha istiyor."

Kafa sallayıp hemen meyve tabağını aldım. Masa 5 mi? Bilerek yapıyordu değil mi?

Titreyen bacaklarımla masaya vardım. Buyrun bile demeden yüzlerine bakmadan masaya fırlatıp gittim. Biraz uzaklaştıktan sonra adı Ayaz olan adam diğerlerinin kahkahası arasında;

Pavyon  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin