20. Bölüm

538 12 8
                                    


✨müziği öylesine koydum isterseniz yıldızlı yerden sonra başlatabilirsiniz.

Başlamadan önce oylarsanız sevinirim. İyi okumalar.✨

"ESKİDEN,  çok eskiden evliydik. Boşandık."

Hiç birşey olmamış gibi ses tonumu ayarladım.
Ne alakaydı?

Barış Bey'e döndüğümde yanaklarını ıssırıyordu.

Akgün abinin sesini duyunca döndüğümde bana bakıyordu.

"Tamam, herneyse. Dün Ayaz bir problem çıkarmış. Şimdi imzalayalım anlaşmayı."

Bir kağıdı Barış Bey'in önüne koyduklarında kaşları inmişti.

İmzaladığında sıra Ayaz'daydı. Kalemi açtığında gözleri bana kaydı, yutkundu. Kaşları çatılarak kağıda döndü. Ağızı oynayarak kendi kendine konuşsada sessizlikten duymuştum.

"Eskiden, çok eskiden..."

Yüz ifadesini anlayamasamda sesi sinirliydi.

Ayaz ayağa kalktığında herkes ayaklandı. Herkes birbirinin elini sıkmaya başlayınca bende kalktım.

Akgün abi  bana kafasıyla selam verdiğinde bende gülümseyip selam verirken dibime girip yürüdü. Bana sürtündüğünde eliyle elim çarpıştı. Avucumda bir şey hissettiğimde  yüzüme bakmadan hızla yürüdü.

Ne oluyor lan?

                                       ***
Toplantıdan sonra akşama kadar hiç yanlız kalamamıştım.

Akşam olduğunda hızla merdivenlerden çıkarken avucumdaki kağıdı sıkı sıkı tutuyordum. Nefes nefese kaldığımda kapıyı kapatıp yere çöktüm. Avucumu açtığımda buruşan kağıdı titreyen ellerimle açtım.

Ne yazmış olabilirdi Akgün abi bana. Yıllar sonra karşılaştığımızda sanki hiç birşey düzelemez gibi geliyordu.

Siyah tükenmez kalemle yazılan yazıyı okudum.

O sahilde. Bu gece...

Tekrar tekrar okuduğum yazıda hangi sahilden bahsettiğini anlasamda emin olmak istiyordum.

Hangi sahili kastettiğini bildiğim için hemen izin alıp gidecektim. Neyden bahsedeceğini az çok tahmin etsemde merak ediyordum. Galiba istediğim zaman gelebileceğimi söyleyecekti.

Neden oradakilerden gizli vermişti kağıdı?

Belki de gelmeyecekti.

Hızla kapının kilidini açıp ansanaöre bindim.  Koşarak sol taraftaki odanın kapısını tıklattım.
Gir sesini duymamla içeri girdiğimde gördüğüm manzarayla durakladım. Bir sürü içki şişeleri ve bardaklar duran masanın yanındaki Barış Bey'i gördüm.

Beni farkettiğinde zaten geleceğimi biliyormuş gibiydi. Ayağa kalkıp üzerime yürürken kekeledim.

"B-barış bey!"

Hızlı adımlarla üzerime yürüdüğünde hafif açık duran kapıyı çarptı. Bir elini yan tarafıma koyduğunda kıpkırmızı gözleri ateşle dudaklarıma kaydı.

"Evliymişsin Asel! Evliymişsin!"

"E-"

"Sen benimsin Asel, benimsin! O adamın değil benimsin! Benimsin!"

Bağırarak, boğazı titreyerek söylediği sözler beynime işlerken çenemden tutup dudaklarını dudaklarıma yapıştırdığında kalbimi kara bir sis dumanı sarmış gibi daralmıştım. Bana göre çokça uzun kalan boyuyla üstüme eğilmiş beni öpüyordu.

Pavyon  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin