Selamlarr.
Nasılsınız.
Bu bölüm beni birazcık üzdü.
Satır arası yorumlarınızı bekliyorum
İyi okumalar
*************
Sınıfta test çözmekten sıkılıp saate baktım, öğle arasının bitmesine yirmi dakika vardı bir kahve içsem fena olmazdı. Hem biraz kafam dağılırdı. Hızlı adımlarla kantine indim ve bir kahve aldım. Kantine şöyle bir bakınca her zamanki gibi oturacak yer yoktu. En iyisi tekrar sınıfa gitmekti hem çok göze batmazdım. Aynı hızlı adımlarla kantinden çıkacakken biri elini omuzuma atmıştı.
"İskeletciğim ne yapıyorsun bakalım." Gelen sesle gözlerimi devirip İlker'in kolunu omuzumdan attım. "Ne istiyorsun İlker." Beni hiç takmadan yine elini omuzuma atınca sinirle elini tekrar ittim.
"Ama niye böyle yapıyorsun iskeletciğim ben de sana aldığım yeni kararları anlatacaktım." Bu konuşmanın nereye gideceğini çok iyi bildiğim için yanından geçip gitmeye çalıştım. Tabi ki de başarısız olmuştum.
"Şimdi ben biraz düşündüm, artık seninle dalga geçmeyeceğim malum hasta biriyle dalga geçmek pek etik olmuyor değil mi çocuklar?" Yandaşları Selim ve Cengiz alaycı bir şekilde başını sallamıştı.
"Belki ölürsün falan bana küs gitmeni istemem biliyorsun."
"Sahi." Deyip gülümsedi ve beni hemen yanımızdaki boy aynasına ilerletti. Elliyle yüzümü gösterip "Var mıymış bu hastalığın bir çözümü? Derin olmasa kafatasın gözükecek, insanın hiç mi yanağı olmaz." Deyip olmayan yanağımı sıkmaya çalıştı. Kaşlarımı çatıp beni taciz ettiğinin bilinciyle onu geri ittim.
"Dokunma bana."
O ise beni hiç tınlamadan yanıma biraz daha yaklaşıp kendimden yaklaşık üç beden büyük sweatimi kavradı ve bol yerlerini sıkıştırarak vücuduma yapışmasını sağladı. "Bu mükemmel vücudu neye borçlusun iskeletciğim gördükçe midem bulanıyor da, boş zamanlarında kaburgalarını falan sayıyor musun?" Ve o iğrenç kahkaha sesleri, gözlerim çoktan dolmuşken, ellerim titriyor, kalbim sıkışıyordu. Bu kadar güçsüz olduğum için kendimden nefret ediyordum.
Hemen kendimi toparlayıp sweatimi ondan kurtardım ve ilerlemeye başladım "Aa nereye gidiyorsun, daha yeni başlamıştık oysa, ağlayacak mısın şimdi? Ama ağlama üzülürüm." Ve yine o iğrenç kahkaha sesleri.
"Bırak gitsin İlker test çözsün biraz, hayır yani onu da anlıyorum insan çirkin olunca onu kapatacak bir şey arıyor. İren'inki de test çözmek dimi İren?
Yanağımdan aşağı süzülen bir damla yaşla, hızlıca sınıfa çıktım. Sıramın üstünde ne varsa çantama tıkıp okulun çıkışına gittim. "Açsana kapıyı Ali abi." Sesimin titremesiyle kendime okkalı bir küfür savurdum. "İren iyi misin?" Tam konuşacakken yine İlker'in iğrenç sesi kulaklarıma doldu.
"Aç kapıyı da çıksın Ali abi hastane randevusu var onun dimi İren?" Yarım açılmış kapıdan hızlıca çıkıp nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım. Çok da önemli değildi zaten.
***
@iskelet: Gerçekten çok mu iğrencim?
@iskelet: Mide bulandırıcı,
@iskelet: Hastalıklı mı duruyorum?
@iskelet: Yoksa çok mu abartıyorum?
@değermi?: Ne
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSKELET│Yarı Texting
General Fiction@iskelet: Vücudumdan nefret ediyorum. @iskelet: Saçımdan, yüzümden, kilomdan. Kısacası benimle dalga geçtikleri her şeyden nefret ediyorum. @iskelet: Kendimi sürekli eksik hissetmemi sağladıkları için onlardan da nefret ediyorum. @iskelet: Yani seni...