Selamlarr.
Nabersiniz? Ne yapıyorsunuz?
İyi bayramlar hepinize.
Yorum yapmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalar.
*********
"Üf çok yakışıklıyım be tü tü maşaallah bana."
"Yüzün eskidi bakmaktan be yeter sabahtan beri." Hakan'ın bağırmasıyla Melih ona kötü bir bakış attı.
"Kıskanma lan."
"Kes, ne kıskanacağım. Hadi git sen." Dediğinde Melih dudağını bükerek bana döndü.
"İren bu ne diyor, beni kovuyor musunuz? Beni, beni beni, Melih'inizi."
"Ben seni kovar mıyım hiç dükkan senin kardeşim."
Melih gülüp Hakan'a göz kırptı. Bu ben kazandım demek oluyordu ama mezuniyete ailesi ile birlikte gideceği için kendi evine gitmek zorundaydı, Halan keyifle Melih'e baktığında güldüm.
İlyas ise Merve'yi almak için havaalanına gitmişti. Evde sadece ben, Oğuz ve Hakan kalmıştık.
Saçıma son şeklini verdikten sonra elbiseme bir bakış attım. Her şey tamamdı galiba. Yavaş adımlarla aşağı ininince Hakan ile göz göze geldim. Gururlu anne bakışları üzerimde geziyordu.
"Yuh, yani çüş aman şey yani. Ben en iyisi susayım." Söylediklerine kahkaha atarken, sesi duyan Oğuz ise su içerek yanımıza geldi. Tam o anda içtiği su boğazına kaçmış elindeki su ise Hakan'ın üstüne dökülmüştü.
"Hay sikeyim seni Oğuz, ne yapıyorsun lan?"
"Çok güzel, çok güzel olmuşsun." Diye mırıldandı belirli belirsiz bir sesle.
"Sağol. Neyse benim çıkmam lazım, geç kalacağım."
"Bırakmamı istemediğine emin misin?"
"Eminim." Hakan beni kafasıyla onayladı. Evden çıkıp bahçede çağırmış olduğumuz taksiye bindim. Umarım bugün çabuk biterdi. Bu tarz şeylerden nefret ediyordum.
Mezuniyetin yapılacağı yere gelince derin bir nefes verip arabadan indim. "Son kez, ailenin eksikliğini son kez bir toplum içinde hissedeceksin. Başarabilirsin. Son kez." Diye mırıldandım kendi kendime. "Herkesin ailesi ile olduğu o salona girmek canını son kez yakacak. Son kez böyle bir ortamda bulunacaksın."
Yavaş adımlarla girişe ilerlerken topuklularımın tıkırtısı kulağıma ulaşıyordu. Tam o anda önümden Başak ve ailesi geçti. Babasının bir koluna Başak girmiş diğer koluna ise annesi gülüşerek ilerliyorlardı. Yüzümde buruk bir gülümseme oluşurken yine başka bir tanıdık yüz gördüm. Aslı'nın annesi ve babası kol kola ilerlerken kardeşi olduğunu bildiğim ama ondan büyük duran çocuk Aslı'nın koluna girmişti. O an girişten geçemeye olan tüm cesaretimi kaybetmiştim sanki. Bacaklarım gücünü kaybetmiş yere doğru düşecekmişim gibi hissediyorum. Gördüğüm banka doğru sarsak adımlarla gidip oturdum. Bacaklarımı birbirine toplayıp hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum sadece. Gözlerim dolarken rimelimin akmaması için bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.
Orada ne kadar zaman geçti ben ne kadar insanların mutluluğunu izledim bilmiyorum. Gittikçe mezuniyete giresim kaçmıştı. Kaçmak istiyordum sadece. Gözümden bir damla yaş o kadar uğraşıma rağmen düşünce güldüm. Ben buydum işte. Bu kadarcıktı benim cesaretim, gücüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSKELET│Yarı Texting
Ficción General@iskelet: Vücudumdan nefret ediyorum. @iskelet: Saçımdan, yüzümden, kilomdan. Kısacası benimle dalga geçtikleri her şeyden nefret ediyorum. @iskelet: Kendimi sürekli eksik hissetmemi sağladıkları için onlardan da nefret ediyorum. @iskelet: Yani seni...