Selamlarr.
Neler yaptınız ben yokken.
Okuma sayımızı 2000'i geçmiş çok teşekkürler.
İyi okumalar diliyorum.
**************
5 Yıl Önce
Karanlık yolda sessiz adımlarla yürüyordu küçük kız. Gözünden akan yaşlar karanlığa sığınıyor, havanın aşırı sıcak olmasına rağmen titreyen bedeni artık onu taşımıyordu. Bin bir hevesle giydiği beyaz elbisesi artık kırmızıydı.
Yürümeye mecalinin kalmadığını hissedince gördüğü çocuk parkına geçip salıncağa oturdu. Bugün Başak'ın doğum günüydü bu yüzden tüm sınıf onların evindeki partiye gitmişti. Her şey güzel başlamışken birden Başak elbisenin İren'e hiç yakışmadığını zayıf olduğunu ve elbisenin onu iskeletliğini daha çok ortaya çıkardığıı söylemişti. Daha sonra ise Başak sürekli İren'e sataşmış, hatta üstüne vişne suyu dökmüştü. Bununla da kalmayıp doğruluk mu cesaret mi oynarken İren cesareti seçmiş Başak da evimden git demişti. Gözünden akan bir damla yaşı hızla sildi küçük kız. Ağlamayacaktı işte.
O evden ağlayarak çıkarken kulağına gelen gülme sesleri hala aklındaydı. Öyle hızlı çıkmıştı ki ceketini almayı unutmuştu. Üzüldüğü şey Başak'ın yaptıkları değil İlker'in hiçbir şey söylememesiydi.
Sinirle annesini bir kez daha aradı ama yine açan olmamıştı. En ihtiyacı olduğu anda annesi onu bir kez daha yüz üstü bırakmıştı. Gerginlikle tırnaklarını eline batırdı. Öfkesini atmak için edindiği alışkanlıklardan biriydi, elinin tırnak izleriyle dolu olması kimsenin dikkatini çekmiyordu çünkü.
"İren neredesin bak cidden korkuyorum?" İlker'in sesi kızın kulaklarına ulaştığında sinirle ona baktı, direkt göz göze gelmişlerdi. Başına bir şey geldi diye korkan İlker ise rahatlamış bir nefes verdi, hızla kızın yanına gidip onu kolları arasına aldı.
"Çok korktum, başına bir şey geldi sandım."
"Çek ellerini üstümden bir şeyim yok gördüğün gibi."
"İren neden böyle yapıyorsun şimdi..."
"Ben yapıyorum yani, beni orda yerin bin kat altına soktu İlker hiçbir şey demedin, ağzını bıçak açmadı. Haksızlığa gelemeyen İlker efendimizin birden susası geldi nedense."
"İma ettiğin şeyin farkında mısın? Ben sadece kızın doğum günü tatsızlık çıkmasın diye bir şey demedim."
"Onun bana hakaret etmesi tatsızlık değil çünkü." Sustu. Ancak susardı tabi. Ama ben bir soruyu sormak zorundaydım, yoksa uyuyamazdım. Bu ihtimal nefesimi kesse dahi soru dudaklarımdan döküldü.
"Başak'ı mı seviyorsun?"
"Ne?"
"Anladın işte İlker."
"Ben sana diyecek kelime bulamıyorum şuan. Yedinci sınıfın sonuna geldik neredeyse, koskoca üç yıl geçirdik seninle ve sen benim Başağı sevdiğimi düşünüyorsan ben sana hiçbir şey demem bundan sonra." İçim rahatlarken rahatlamış bir nefes verdim. Omuzuma bırakılan ceketle tekrar İlker'e döndüm. "Üşürsün." Diye mırıldandı.
"Bu sıcakta."
"Elbise ince sonuçta." Gülümsedim ve yavaşça kendimi sallamaya başladım. "Anlat hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSKELET│Yarı Texting
Ficção Geral@iskelet: Vücudumdan nefret ediyorum. @iskelet: Saçımdan, yüzümden, kilomdan. Kısacası benimle dalga geçtikleri her şeyden nefret ediyorum. @iskelet: Kendimi sürekli eksik hissetmemi sağladıkları için onlardan da nefret ediyorum. @iskelet: Yani seni...