25. Bölüm: Duvarları Yıkmak

10.5K 735 537
                                    

Selamlarrr.

Nasılsınız bakalım görüşmeyeli?

Bölüme başlamadan size bir şey açıklamak istiyorum. Öncelikle İren'in babasının oğlu, Anıl Erdem'in öz oğlu yani İren ve o çocuk öz kardeşler. Bu çocuğun Oğuz olduğunu düşünenler var o zaman ilişkileri enseste giriyor böyle bir şey söz konusu bile değil. Oğuz babasının oğlu falan değil yani. Kafanız karışmasın diye açıklamak istedim.

Ee o zaman hadi bölüme geçelim.

Satır arası yorumlarınız bekliyorum.

İyi okumalarr.

**************

"Ee sen ne giyeceksin düğünde?" Diyen anneme göz devirip elimdeki gofretin son parçasını ağzıma attım. Gelinlik bakmış, almış ve tadilata vermiştik. Şimdi ise evdeydik.

"Hiçbir şey çünkü gelmeyeceğim."

"Ne? Ama neden?" Hayal kırıklığı ile dolan sesi beni kötü hissettiriyordu ama kararım kesindi, ait olmadığım o ortama girip kendimi dışlanmış hissedemezdim, bunu görmek istemiyordum.

"Benimde kendime göre hesaplarım var denebilir."

"İren o gün benim için çok önemli erteleyemez misin?" Alaylı bir şekilde güldüm söylediklerine.

"Sen benim için önemli günlerde işlerini ertelemiş miydin? Bir düşüneyim. Ana sınıfı gösterisi, okuma bayramı, ilkokul mezuniyeti, ortaokul mezuniyeti, ilk karnemi aldığım gün ya da herhangi bir karnemi aldığım gün. Hayır işlerin yüzünden hiçbirine gelmedin."

Ortamda büyük bir sessizlik oluştu karşımdaki kadının gözleri dolarken bunun cidden üzüldüğü için mi yoksa hormonlar yüzünden mi olduğunu anlayamamıştım. Yalandan bile olabilirdi. Umursamıyordum artık.

Çantasını alıp evden çıkarken bana döndü "Neden düzeltmeme izin vermiyorsun İren? Çok iyi bir ilişkimiz olmadığını biliyorum ama düzeltebiliriz."

Kafamı salladım olumsuz anlamda. Düzeltemezdik, düzeltmek de istemiyordum zaten bana yaptıklarını görmezden gelip devam edemezdim.

"Asla sahip olmadığımız bir şeyi düzeltemezsin, onun için önce bir anne-kız ilişkimiz olması lazımdı."

Ağzını açtı, kapadı. Söyleyecek bir şey aradıysa da bulamadı ve kapıyı kapayıp çıktı. Ben de her zamanki gibi evimde yalnız kaldım ama artık bundan şikayetçi değildim.

Kendime yemek söyleyip koltuğa uzandım. Kim yemek yapmakla uğraşacaktı? Kesinlikle ben değil.

İnstagrama girip gezinmeye başladım. Çalan zille yerimden kalkıp yemeğimi aldım ve mutfağa geçtim.

Aniden telefonuma gelen bildirim sesiyle salona geri gittim, nasıl açılmıştı bu telefonun sesi. "Bu ne iğrenç bir sestir, ben boş yere sessiz de kullanmıyorum bu telefonu." Hala bildirim gelen telefonumu elime aldım.

Oğuz.Alkan sizi takip etmek istiyor.

Tüm bildirimler arasında en altta kalan bildirimle elimdeki telefon koltuğa düştü. Oğuz bana takip isteği atmıştı. Blöfümü yemişti ve her şeye rağmen atmıştı.

Oğuz.Alkan: Umrumda bile değil biliyor musun

Oğuz.Alkan: Zaten sen öğrenince de konuşmayacağız

İSKELET│Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin