Selamlarrrr.
Nasılsınız canlarım?
Size gece bölümüyle geldim.
Oğuz'u çok linçlediniz ama neden böyle oldu.
Neyse ben sizi daha fazla bekletmeyeyim.
Yorumlarınız bekliyorum.
İyi okumalarr.
***********
Bir sürü andan oluşan bir hayat bahşedilir bize kimininki çiçeklerle kaplıdır kimininki ise hayal kırıklarıyla.
Herkesin içinde sakladığı sırlar vardır, iyi veya kötü, acı ya da mutlu. Yalan gülüşlerimizin altında yatan tonlarca acı bedenimizi bir kanser hücresi gibi sararken bunun farkında olmayız bile.
Baş ettiğimizi düşündüğümüz şeyler sadece anını bekleyen bombalardır aslında. Patlamak için ufak bir kıvılcım beklerler. Bunu bulduklarında ise geri dönüşü olmayan yaralar açarlar, insanlar öyle varlıklardır ki bombanın patlayacağını bile bile, canının yanacağını bile bile bundan kurtulmak için bir şey yapmazlar. Acısı bile tatlı gelir onlara.
Unutmamalı ki bizde yara açabilecek kişiler en sevdiklerimizdir. Zaten insanın canını en çok yakan da budur, kördüğümle bağlandıklarımız basit bir makas darbesiyle bizi kesip atarlar. Arkalarına bile bakmazlar sonra, bize kalan ise ucu düğüm olmuş bir ip parçası olur.
Düğümün üstüne düğüm atılmaz, hayata devam etmek için kanserli parçanın alınması gerekir ama biz inatla bırakmayız o parçayı her şey de burada başlar zaten.
Genç kız elinde yaktığı son fotoğrafa baktı, babasıyla olan tüm fotoğraflarını yakmıştı. Peki fotoğrafları yakmak anıları siler miydi? Acıyı azaltır mıydı? Cinayetin delillerini yok etmek bir insanın öldüğü gerçeğini değiştirir miydi?
Derin bir nefes alıp eve geri girdi. Gözündeki son damla yaşı da yanan son fotoğrafla bırakmıştı. Yavaşça odasına çıktı, gözleri direkt babasının ona aldığı duvara asılı minik yeşil gitara takılırken yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Eline aldı minik gitarı. Eli ilk öğrendiği ve ezbere bildiği şarkıya giderken yavaşça mırıldanmaya başladı.
Bana bir masal anlat baba
İçinde bütün oyunlarım
Kurtla kuzu olsun, şekerle balBaba bir masal anlat bana
İçinde denizle balıklar
Yağmurla kar olsun, güneşle ayAnlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni.Gözlerini yukarı dikip göz yaşlarının akmasını engelledi. Ağlamayacaktı artık. "Bırakıp gittin beni." Diye mırıldanıp elini gitarın üstünse gezdirdi. Henüz bunu atacak kadar vazgeçememişti ama görmekte istemiyordu, bu yüzden onu bir kutuya yerleştirip dolabının ücra köşelerine yolladı.
Yavaşça dudaklarını yaladı ve aşağı geri indi. Hazırladığı sandviçi alıp salona gitti ayaklarını orta sehpaya uzattıktan sonra rahatça yayıldı ve eline telefonunu aldı. Geldiğinde beri kaç kere aradığını bilmediği Oğuz'un aramasını bir kere daha kapadı. Nereye kadar hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdi. Kim bilir?
İren'in ağzından ( 1 gün sonra)
"Annesinden bağımsız or..." elimi hemen Melih'in ağzına götürüp onu durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSKELET│Yarı Texting
Ficción General@iskelet: Vücudumdan nefret ediyorum. @iskelet: Saçımdan, yüzümden, kilomdan. Kısacası benimle dalga geçtikleri her şeyden nefret ediyorum. @iskelet: Kendimi sürekli eksik hissetmemi sağladıkları için onlardan da nefret ediyorum. @iskelet: Yani seni...