Selamlarrr.
Nabersiniz?
Erken bölüm atacağım deyip yine bir haftayı geçiren yazarınız geldi.
Satır arası yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalarrr.
***********
Oğuz'dan
Önümdeki taşa vurarak ilerlemeye devam ettim. İren bunu duyarsa beni öldürürdü herhalde. Birkaç gündür İren'in annesi sürekli beni arıyor, konuşmak için resmen yalvarıyordu.
İren'in şuan aklında dönen planı düşünürsek gitmem aptallıktı. Ben de aptaldım zaten. Aslında gitme amacım her şeyi bir de o kadından dinlemekti.
Önümdeki büyük eve bakınca güldüm. Güvenlik beni içeri alınca, bir kadın karşıladı.
"Hoşgeldin oğlum. Melis Hanım seni bekliyor." Salona ilerledim ve içeride oturan kadına baktım. Doğuma az kaldığı buradan belli oluyordu.
"Oğuz. Çok sevindiğim geldiğine. Beni kırmadığın için teşekkür ederim."
Kafamla onu onaylayıp karşı koltuğa oturdum.
"Fazla zamanım yok, ne söyleyecekseniz dinliyorum."
Suratı hafif düşse de bozuntuya vermeden devam etti.
"İren telefonlarımı açmıyor, beni görmek istemiyor. Senden yardım istiyorum Oğuz."
"Nasıl bir yardım?"
"Benim İren'i görmem lazım." Güldüm söylediklerine.
"On sekiz yıldır söylemediğiniz neyi söyleyeceksiniz çok merak ediyorum açıkcası."
"Ölebilirim." Dedi tüm soğukkanlılığıyla. "Ölebilirim ve ben ölmeden onu son kez görmek zorundayım." Dudaklarımı yaladım ve karşımda oturan kadına baktım alayla.
"Ölmeseniz sıkıntı yok yani, ayrıca ölümünüzün İren'in umrunda olduğunu hiç sanmıyorum. Hatta Meşe, pardon Çınar anlattı mı bilmiyorum? Kendisi tam olarak şöyle demişti: Yaşarken yanımda olmayan birirnin, ölürken yanında olmasına gerek yok. Ne kadar güzel bir söz değil mi?"
"Anlamıyorsun, olaylara hiç benim açımdan bakmayı denemiyorsunuz. Çok önyargılısınız."
"İren anlatırken bu kadar bencil olamaz diyordum ama siz cidden öylesiniz. Hala benim açımdan diyorsunuz. Ya o kız neler çekmiş tek başına, ne zorluklar atlatmış sadece on yaşındayken. Siz onu sevin, azıcık ilgi gösterin diye kendine nasıl zarar vermiş. Hala ben diyorsunuz. Siz bir annesiniz ve bu sizin seçiminiz. Bunun suçunu küçücük kıza yıkıp ona keşke doğmasaydın, sen benim en büyük hatamsın gibi şeyler söyleyemezsiniz. Kendinizden önce onu düşünmek zorundasınız. Aptal bir adamın arkasından ağlayıp tüm suçu minik bebeğinize atarak üstünüzdeki yükten kurtulmuş olabilirsiniz ama O küçücük bedene yüklediğiniz sorumluluktan haberiniz var mı sizin? Ona yaşattıklarınızı hiç düşündünüz mü?"
"Ben böyle olsun istemedim." Sinirle gülerken dilimle dudaklarımı ıslattım.
"İşiniz İren'den daha mı önemliydi? Nasıl yaptınız? Nasıl kıydınız ona? Küçücüktü ya, minicikti o daha." Dolan gözlerimi hızla silip ona döndüm.
"İren'e hayatınız boyunca bir kere olsun iyilik yapmak istiyorsanız, bir daha karşısına çıkmayın. Hele mutlu aile tablonuzla asla." Deyip komodinin üstündeki fotoğrafı ona döndürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSKELET│Yarı Texting
Ficción General@iskelet: Vücudumdan nefret ediyorum. @iskelet: Saçımdan, yüzümden, kilomdan. Kısacası benimle dalga geçtikleri her şeyden nefret ediyorum. @iskelet: Kendimi sürekli eksik hissetmemi sağladıkları için onlardan da nefret ediyorum. @iskelet: Yani seni...