Selamlarr.
Ben geldim. Nasılsınız bakalım?
Kitap nasıl gidiyor?
Azıcık üzücü bir bölümle karşınızdayım.
Ee o zaman hadi bölüme geçelim.
Satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalarr.
*********
Beynimin içinde süreli bir bomba vardı. Herkese ben bunları yaşadım siz neredeydiniz diye bağırmak isteyen bir çocuk saklıyordum içimde.
Gerçekleri yüzlerine vurup en az benim kadar acı çekmelerini istiyordum ama sonra baktığımda bana bunları yapan insanların neden benim için acı çekceğini düşünüyordum ki.
Elimdeki tableti sinirle koltuğa attım ve göz yaşlarımın dökülmesine izin verdim. Belki de bu hayatta en üzücü şeylerden biri seni yok sayan ebeveynlerin diğer çocukları için canını feda etmesi olabilirdi.
Ünlü psikolog ve Erdemler mimarcılığın varisi Anıl Erdem kızıyla birlikte görüntülendi. Kızının onun hayatındaki en güzel şey olduğunu söyleyen Anıl Erdem mükemmel bir baba-kız ilişkileri olduğunu da ekledi. "Lidya ile değişik bir ilişkimiz var. Yeri geldiğinde baba-kız yeri geldiğinde en yakın iki arkadaşız, sorunlarını birlikte çözüyoruz ve ben her zaman onun yanındayım." İfadelerini kullandı.
Peki bu sözler ne kadar doğru. Anıl Erdem, magazine hiç görülmeyen ve kendini bir sır gibi saklayan diğer kızı için de aynı şeyleri yapıyor mu? İnsanı düşündürüyor doğrusu.
"Nefret ediyorum, senden nefret ediyorum." Diye bağırdım boş eve. Bunun böyle olmayacağını farkedince kendimi dışarı atmak için hazırlandım. Evin her köşesinde onu görüyordum ve sakinleşmek zorundaydım.
Evden çıktım ve ayaklarıma ezbere bildikleri yola gitmeleri için izin verdim. Uzun zamandır gelmediğim kumsal bu zamana kadar nerelerdeydin dermişçesine hırçındı. Denizin dalgaları kuma hırsla vururken kendimi yere attım.
Yavaşça kuma uzanıp düşüncelerime bıraktım kendimi. Öldürücü düşüncelerime
6 yıl önce.
Önündeki sırayı karalayan küçük kız, yanında konuşan çocuğu duymuyordu bile. Kafası o kadar doluydu ki nefes alamıyordu. İçinde büyüyen öfke bedenini yakıyor düşünceleri bir alev topu gibi vücuduna çarpıyordu. Saç diplerinden, parmak uçlarına kadar hissetiği bu duygu kendi kendini yakmasına sebep oluyordu.
"İren dinliyor musun beni?" Koluna dokunan el ile transtan çıkan kız, İlker'e döndü " He! Ne diyordun? Kaçırmışım da."
"Dışarıya çıkalım mı okuldan sonra diyorum, sana güzel bir yer göstereceğim."
"Siz gidin İlker, ben pek gezecek modda değilim."
"Siz mi? Sadece ikimiz varız. Hem zaten üzgün olduğun için oraya gideceğiz." Kaşları çatılan kız içindeki merak duygusuyla onayladı İlker'i, eve gitse ne olacaktı zaten.
"Nereye gidiyorsunuz bakalım." Başağın sorusuyla İren susup İlker'e dönmüştü. Bu kısaca sen söyle demek oluyordu. "Şey kafeye gideceğiz de okul çıkışı öyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSKELET│Yarı Texting
Ficção Geral@iskelet: Vücudumdan nefret ediyorum. @iskelet: Saçımdan, yüzümden, kilomdan. Kısacası benimle dalga geçtikleri her şeyden nefret ediyorum. @iskelet: Kendimi sürekli eksik hissetmemi sağladıkları için onlardan da nefret ediyorum. @iskelet: Yani seni...