"Gelme! Gelme!"
Çığlık çığlığa bağrınırken bıçağı boğazıma dayadım.
"Ne yapacaksın? Buraya gel!"
Boğazımı keseceğim ve bedenim binadan aşağıya düşecek.
Bileğimi kesmeyi denedim. Ölmedim.
Binanın tepesinden kendimi attım. Ölmedim.
Belki ikisini bir arada yaparsam ölebilirim.
"Ölmek istiyorum artık!"
Hıçkıra hıçkıra ağlarken hala birazcık yaşama tutunma arzum olduğunu hissedebiliyordum.Bu saatten sonra ne anlamı vardı? Her şey bitmişti. Ben tükenmiştim. Bedenim tükenmişti. Organlarım bile benden ümidi kesmişti.
"Şşşttt...sakinleş."
"Sana önemli bir şey söylemeliyim."
Arkadan gelen beyaz önlüklü adam bana yaklaşırken bıçağı biraz daha bastırdım. Arkama baktım. Rüzgar deli gibi eserken altımdan geçen arabalar son süratti. Eğer düşüp ölmezsem bir tanesinin altında kalabilirdim.
"Neymiş o?"
"Ailenden bir mektup geldi."
"Bana aile deme! BANA AİLE DEME!"
Çığlık çığlığa bağırırken boğazım fena halde acıyordu. Hastane tekliklerimden biri havada süzülmeye başlarken tepindim. Çokta sağlam olamayan korkuluklar benimle birlikte sallanırken bana doğru yaklaştı.
"Evine dönmek istemiyor musun?"Gözlerimi büyütüp yere odaklanırken hızla yanıma koştu ve belimi kavrayıp beni güvenli yere çekti.
"Orası benim evim değil. Benim evim burası."
"Tamam. Ailen öyle bir şey demiyor."
"Biliyorum. Demezler."
Üstümü toparladıktan sonra beni doğru düzgün bir şekilde kucakladı.
"Yemek yemek ister misin?"
Yutkundum.
"Buranın yemeklerini yemek istemiyorum."
"Tamam. Seni dışarı çıkartacağım."
"B-Ben..."
"Korkma. Seni yalnız bırakmayacağım."Dudaklarımı birbirine bastırırken yorgunlukla gözlerimi ovuşturdum.
"Hazır değilim."
"Buraya söyleyelim?"
"Adamlar benim için uğraşmasınlar."
"Kimler?"
"Paket servisçiler... hem benim param yok."
"Benim var."
"Sana nasıl güveneceğim?"
"Bu hastanede doktorum. Bundan sonra özellikle senin kişisel doktorunum."
"Bu güven için yeterli mi sence?"
"İsmim Conroy."
"..."
"İsmini söylemeyecek misin?"
"..."
"Ben merak ediyorum ama..."
"..."
"Dilin yerinde mi?"
Dilimi çıkarttığımda yüzüme yaklaştı.
"Güzel. Peki burnun yerinde mi?"İşaret parmağımla burnumu gösterdiğimde kıkırdadı.
"Peki dişlerin nerede? Göremiyorum onları."
Dudaklarımı araladım ve dişlerimi birbirine bastırdım.
"Çok güzel. Dişlerine iyi bakıyorsun sanırım."
Sadece yemek yemiyorum o kadar.
"Peki gözlerin nerede?"
Gözlerimi kırpıştırdığımda yaptığım şeyin saçmalığına kaşlarımı çattım."Ölmeyi bile beceremedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huysuz Kedi
Short Story(Daddy issuess) (Psikolojik bir kitaptır.) "Bunları hak etmiyordum." "Bunları kim hak eder ki zaten?" Sesimize bulaşmış acıdan rahatsız olarak kafamı salladım. "Buradayım. Senin için hep burada olacağım." Elimi sıkıca tutarken beresini düzelttim. ...