3.bölüm

1.3K 81 4
                                    

CONROY

Dudaklarını aralayıp bir nefes aldı ve geri kapattı.
"İlaçlarını neden almadın?"
Daphne'nin benden önceki doktoru Sarah hesap sorarken kollarımı göğsümde birleştirip kafamı çevirdim. Daphne bakışlarını duvardan ayırmadığında yanına ilerdim. Sarah masanın üstündeki beş tane hapı avcuna aldı ve elime bıraktı.
"İçmiyor. Konuşmuyor."

Sarah odadan çıktıktan sonra Daphne'nin bakışları bana döndü.
"C-Conroy..."
Elimdeki haplara tiksintiyle baktım. Bu kadar hapın yapamadığı şeyi sadece burnunu sorarak yapmıştım. Bu büyük bir adımdı.
Çöp kutusunu açarak hapları içine boşalttım.
"Şimdi seninle bir anlaşma yapacağız."
Yanına oturdum.
"Bu hapları içmek zorunda değilsin. İstemediğin kişilerle de konuşmak zorunda değilsin. Bir ihtiyacın olursa bana söyleyebilirsin."
"..."
"İstediğim iki şey var. İlki yemekleri birlikte yemek.
İkincisi de intihar etmemen."
Yüzü buruşmaya döndüğünde panikledim.
"Beğenmedin mi?"
"Yemek...ıy..."
"Yemek sevmiyor musun?"
"Iy..."
"Ben yapsam yemez misin?"
Bakışları elime odaklandı.
"Ah, telefona bakmak ister misin?"
Bakışlarını cama döndürdüğünde telefonumu komidine bıraktım.

"Peki. Şöyle olsa, ben yemek yesem ama sen yemesen?"
"Belki."
Koluna takılı serumu kontrol ettim.
"Uyumadın mı?"
Uyuyabilir miydin? Onun yerinde olsan uyuyabilir miydin?

İlki on iki yaşında olmak üzere üç tecavüz vakasında adı geçiyordu. Verdiği ifadelere göre hepsi gerçekleşmişti fakat sonrasında ailesi tarafından geri çekilmişti. Her ne kadar olayda ismi geçen şerefsizler serbest bırakılmaya çalışılsa da şuan hepsi hapisteydi. Çünkü Daphne Vina hariç dört kız çocuğu daha işin içine karışmıştı.

"Çizgi film?"
"Efendim?"
"Çizgi film?"
"İzlemek mi istiyorsun?"
"..."
Gözlerini yüzüme dikti.
Normalde hasta odalarında televizyon oluyordu ama Vina televizyonu kırıp camlarıyla kendine parkur yaptığı için ve parkuru yaparken kayıp düştüğü için odasında televizyon yoktu.

"Telefonumdan açabilirim."
O sırada Samatha Abla içeriye girdi.
"Sağol abla. Çok teşekkürler."
Elindeki poşeti alıp masaya bıraktım. Masayı önüne çektim. Yanına oturdum ve telefonumu elime aldım. Yana kayarak bana yer açtığında gülümsedim. Biraz daha kaydığında onu durdurdum.
"Buraya sığabilirim."
Beni dinlemeyerek yatağın en ucuna kadar ilerledi.
"Dikkatli ol tamam mı? İstersen koltukta oturabilirim."
Kafasını olumsuz anlamda salladı.

Poşetin içindeki pizza kutularını çıkartıp açtım.
"Oh, çok güzel kokuyorlar."
Uzun zamandır pizza yememiştim ve bugün aşırı açtım. Daphne'yi bile yiyebilirdim.

Kolayı çıkartıp masanın ortasına oturttum.
"Ve abra kabadra!"
"Hokus pokus."
"Ah, sen de biliyorsun!"
"Şapkadan tavşan çıkarabiliyor musun?"
"Hayır ama tavşan olabiliyorum."
Alt dudağımı ön dişlerimin arasına sıkıştırmaya çalışırken gülümsediğim için başarılı olamıyordum.
"Mırhıba cınım."
Gözlerini kırpıştırırken telefonumun bildirimlerini kapattım. Yatağa ilerleyip yanına oturdum. Aramızda boşluk bırakmaya özen gösterdim.

Pizzadan bir dilim alıp ısırırken animasyon film listesine tıkladım. Daphne pizzaya uzanıp bir dilim aldı ve kokladı.
"Alerjin var mı?"
Okuduğum kadarıyla yoktu.
Pizzanın ucunu ısırırken ona doğru üfledim.
"Sıcaktır."
Ağzını açıp derin derin nefes aldığında ona yaklaşıp üfledim.
"Geçti."
Çiğnedikten sonra yutkundu.
Pizzasına üflerken uzanıp ortasından koparttım.
"Küçük parçalar daha kolay soğur."

Seçtiğim animasyon filminin klasik jenariği başlarken pizzadan aldığım küçük parçanın soğuduğundan emin olduktan sonra Vina'ya uzattım. Vina uzanıp yedi.
"Beğendin mi?"
Kafasını olumlu anlamda sallarken elindeki dilimi ısırdı.
"Çok yemek istemiyorum."
"Neden?"
"Kusuyorum."
"Ben bu sefer kusmayacağına inanıyorum."
"Nasıl?"
"Bence yedikten sonra kusmayacaksın."

Sessizleşirken telefonumu kaldırıp masaya koydum ve pizza kutularıyla destekledim.
"Sende oyun var mı?"
"Ne istersen indirebiliriz."
"Tamam."

"Bu kaplan mı?"
"Jaguar da olabilir."
"Jaguar en hızlı hayvan değil mi?"
"En hızlı hayvan çita."
"..."
"..."
"En sevdiğin hayvan ne?"
"Kedi... Senin ne?"
"Aslan."
"Neden? Korkmuyor musun?"
"En güçlüsü o. Ben de o kadar güçlü olmak isterdim."
"Aslında güçlü olmak fiziksel gücüne değil, etrafında bulunan insanlara bakıyor. Aslan güçlü ama on tane çakal bir aslanı yıkabilir. Bu durumda kalabalık olan taraf güçlü tarafa baskın gelmiş olur. "

Huysuz KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin