(Daddy issuess)
(Psikolojik bir kitaptır.)
"Bunları hak etmiyordum."
"Bunları kim hak eder ki zaten?"
Sesimize bulaşmış acıdan rahatsız olarak kafamı salladım.
"Buradayım. Senin için hep burada olacağım."
Elimi sıkıca tutarken beresini düzelttim.
...
"Sen beni ne ile tehdit ettiğinin farkında mısın?" Çayından bir yudum aldıktan sonra kaşlarını kaldırdı. "Bunları babandan mı öğreniyorsun?" Elimi masaya vurdum. "Babamı bu olaya dahil etme!" "Aynı babasının oğlu..." Çantasına uzanırken telefonumu masanın üstünden aldım.
Ses kaydını durdurup babama atarken elindeki diplomamı bana uzattı. "Kız arkadaşın tatlıymış. Tanışmak için sabırsızlanıyorum." "Sabırsızlanmaya devam etmelisin. Çünkü onunla asla tanışamayacaksın." "Mesleğini ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?" "Defol." Ağzından olumsuz nidalar çıktıktan sonra ayağa kalktı. "Sana iki yıl annelik yapmış birine böyle mi davranıyorsun?" "Hah, beni ayartmaya çalışan bir anne. Çok fedakarsın bakıyorum." Yüzündeki tiksinti ifade ile masaya yirmi dolar bıraktı. "Tik tak Corn. Tik tak..."
O... Şşşttt küfür etme Conroy. Hesabı ödedikten sonra kafeden ayrıldım. Kötü tehditkar... İki yıl boyunca yanımızda kaldı ama babamla benden bir halt öğrenememiş.
Arabama atlayıp eve ilerlerken torpidodan çıkarttığım bir dalı dudaklarımın arasına bıraktım. Bebeğim, umarım anlamışsındır ve kendine zarar vermemişsindir.
☆☆☆
"Daphne?! Ben geldim!" Ayakkabılarımı hızla fırlatıp içeri girerken sesini duymaya çalıştım. "Daphne?" "Burdayım!" Hızla salondan çıktığında yanına ilerledim. Kollarını boynuma dolayarak sarıldı. "Günaydın!" Saatin öğleni geçmesine rağmen... "Günaydın bebeğim."
Geri çekilip arkasını döndü. "Hırkan nerede?" Pijamasının belini yukarı çekerken parmaklarım soğuk karnına değdi. "Bilmiyorum." Bileklerinde gördüğüm siyahlıkla duraksadım. "Bunlar ne?" "Dövme yaptım. Güzel olmuş mu?" Salona girecekken belini kavrayıp gitmesini engelledim. "Dövme mi istiyorsun?" Ellerini koluma koyarak beni iteledi ve salona girdi.
"Ben bir şey buldum. Yerde duruyordu. Yanlışlıkla üstüne bastım." Sehpanın üstündeki hafifçe ezilmiş kutuyu alıp elime koydu. "Ayağın acıdı mı?" Kutuyu elinden alırken yüzünü inceledim. "Hayır. Ayağımla basmadım." Elini bana doğru uzatıp avuç içini gösterdi. "Elimle bastım." Avucunu öperken kutuyu açtım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ben bunları sana almıştım ama veremedim." Kutudan çıkarttığım yüzükleri parmaklarına takıp teker teker öptüm. "Güzel mi?" "Evet. Çok güzel."
