Bölüm 1

103K 4.1K 1.5K
                                    

Odamın kapısı açıldı. "Daha hazır değil misin?" dedi Taha abim. "Gerçek ailenle tanışacağın için heyecanlı olursun sanıyordum."

Ayağa kalkarak, omuzuna çarptım ve hızla yanından geçtim.

Yeni bir aile istemiyordum. Babama söylersem ayrı bir eve çıkmama izin verirdi belki bunca yılın hatırına.

Anne ve babam bana kötü davranmamışlardı, sadece diğer çocukları gibi olmadığımı hep hissettirmişlerdi.

Merdivenlerden hızla indim. Heyecanla kapının önünde bekliyorlardı. Annem, babam ve Enes. Yeni kardeşleriyle tanışacakları için olan mutlulukları o kadar barizdi ki. Onları böyle görmek kalbimi kırdı.

Beni kızları olarak kabullenseler, en iyi evlat olurdum. Olmaya çalışmıştımda, sadece beni sevsinler diye sürekli ders çalışmış, bir çok etkinliğe katılmış ve enstrüman dersleri almıştım. İşe yaramamıştı tabi.

Yanlarından geçerek hazır bekleyen arabaya bindim. Kafamı camdan tarafa çevirerek gözyaşlarımın akmasını engelledim. Çoğu zaman bu durumun canımı yakmadığını, alıştığımı söylesemde, sadece kendimi kandırıyordum.

Diğerleride gelmiş arabaya binmişlerdi. Tam karşımda oturan babama baktım. "Ben ayrı eve çıkabilir miyim?" diye sordum.

"Neden?" Bir süre duraksayarak, "Reşit değilsin. Onlarla yaşamak zorunda kalabilirsin." dedi.

Duraksadığı sıra tek düşündüğüm, seni biz büyüttük öylece bırakamam demesiydi. Ama gerçekler her zaman acımasızdı.

"Sadece bana ev alır mısınız? Almaz mısınız?" diye sordum. Yabancı tanımadığım insanlarla yaşama fikri korkunçtu. Ailemden az çekmemiştim bir de biyolojik aile çekemezdim.

"Tamam alırım."
Bir nebzede olsa rahatladım. Parası çoktu, bir evin onlar için hiçbir önemi yoktu.

Kenar mahallede bir yerde kalan evin önünde durduk. Karşıdaki tek katlı gecekonduyu inceleyerek, "Tam da sana layık bir evmiş." dedi Enes.

Gerçek kız kardeşleri o kadar kötü olsun ki, beni mumla arasınlar. Lütfen.

Babam ve annemin peşinden demir kapıyı açtık ve bahçeye girdik. Fakirlerdi sanırım. Ultra lüks yaşama alışmış biri olarak asla yapamazdım. Topuklu ayakkabılarım hep çamura batmıştı. Evin merdivenlerinden çıktım ve ayakkabımı, merdiven basamağının kenarına sürterek temizlemeye çalıştım.

"Yeni yaşamına hoş geldin." dedi gülerek Taha abim.

"Kardeşinizin bu sefalet içinde büyümüş olmasına odaklanın bence siz." dedim sırıtarak. "Benim on sekizime ne kaldı şurada." Bir ay kalmıştı.

Sinirle soludu. Onu takmayarak, açılan kapıya baktım. Kırklı yaşlarda bir kadındı. Annem ve babamla bir şeyler konuştuktan sonra içeri davet etti. Peşlerinden içeri girdim bende. Hep birlikte karşılıklı koltuklara oturmuştuk. Evde sadece kadın olmalıydı.

"Eşiniz ve çocuklarınız evde değil mi?" diye sordu babam.

Kadın böyle ani bir şekilde zengin kesim insanların evlerine gelmesinden rahatsız olmuş gibiydi. "Eşim işte. Çocuklar da evde değil. Ben eşimi arayayım." Telaşla ayağa kalktı ve salondan çıktı.

Hepimiz gergin bir şekilde oturuyorduk. Biraz önceki kadın benim annemdi. Bu gerçek beynimde dönüp duruyordu. Bir şey hissetmemiştim ona karşı. Ne hissetmem gerektiğini bile bilmiyordum ki?

Kadın içeri girerek tekli koltuğun ucuna emanet bir şekilde oturdu. Başkası görse bizi ev sahibi sanabilirdi. Bizimkiler öyle rahattı ki. "Aradım gelecek birazdan. Bir şey içer misiniz?"

Karışan HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin