Korkuyla yattığım yerde sıçradım. Nefes alışverişlerim hızlanmış ve kalbim deli gibi atıyordu. Gecenin zifiri karanlığında dışardan gelen gök gürültüsüyle irkilmiştim. Sağanak ve gürültülü bir şekilde yağmur yağıyordu. Kabus görmüştüm.
Karanlığa alışan gözlerim etrafı seçmeye başladığında yataktan ayaklarımı uzatarak kalktım. Ağzım dilim kurumuştu, su içsem iyi olacaktı.
Odadan usulca çıkıp salona çıktığımda dayımın yattığı odanın ışığının hâlâ yandığını farkederek oraya doğru yöneldim. Kapıyı hafifçe tıklatarak içeri girdim. Karanlığa alışan gözlerimi ışık rahatsız ettiğinden bir kaç kez kırpıştırmak zorunda kalmıştım. Çalışma masasında oturuyordu.
"Hâlâ uyumadın mı?"
"Gece daha verimli çalışıyorum. Saatin kaç olduğunu farketmemişim." Beni baştan aşağı süzdü. "Sen iyi misin?"
"Evet su içmek için kalktım."
Gözlerini pencereye doğru çevirdi. "Gök gürültüsünden rahatsız mı oldun?"
"Yoo." dedim. İçeri doğru yürüyüp yatağın kenarına oturdum. Yatağının baş ucundaki sürahiden bardağa su doldurup içtim.
"Korkuyor musun, gök gürültüsünden?" diye sordu. Sandalyesinin yönünü bana çevirmişti.
"Korkmuyorum." dedim.
Gözüme gözlerini kısarak baktı.
Gerçekten korkmuyordum. Kötü bir geçmişimiz olsada, kendimi korkmadığıma dair ikna etmiştim. Umursamıyordum.
"Kabus gördüm." diye mırıldandım. "Ya da eski bir anı."
"Ne gördün?"
"Çalışacak mısın?" dedim. "Sabah anlatırım."
Sandalyeden kalkıp yatağa girdi. Sırtını yatak başlığına yaslayarak kolunu açtı ve girmemi işaret etti. Tereddüt etmeden kolunun altına girip yatağa ayaklarımı uzattım.
"Dinliyorum."
Bir süre cümleleri toparlamaya çalıştım. "Doğum günümdü. Sekiz yaşıma girecektim. Her şeyi öğrenmemizin üzerinden fazla geçmemişti. Beş, altı ay belki. Ama ben çocuk aklımla doğum günüm olduğu için her şeyin yine eskisi gibi olacağını düşünmüştüm."
Kolunun baskısını sıklaştırıp iyice kendine yasladı. "Sabah süslendim. En güzel kıyafetlerimi giydim."
Yıllardır hiç üzerinde durmadığım bir anının bu şekilde aklıma geleceğini hiç düşünmemiştim. Unutmuştum sanki. Ya da hatırlamak istememiştim.
"Sonra da işte.... Taha ve Enes'i biliyor musun?" Kafamı hafif kaldırıp yüzüne baktım.
Kafasını salladı.
"Onlar dedi ki... daha çok Taha dedi tabi. Arkasında kuyruk gibi dolanıyordu Enes. Aslında o gün babam olacak adam evde yoktu. Diğeri de yüzüme bile bakmamıştı. Doğum günüm olduğunu söyleyince beni başından savmıştı."
Neden düzgün cümle kuramıyordum?
Kelimelerin boğazıma dizildiğini hissediyordum.
Sessiz kaldım. Dayımda anlatmam için her hangi bir baskıda bulunmadı.
Uzun bir süre sonra, "Yarın cumartesi ne yapmak istersin?" diye sordu.
"Bilmem."
Kolunun altından çıkıp karşısına geçtim ve gözlerine baktım. "Sana her şeyi anlatmak istiyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/300679314-288-k746513.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karışan Hayatım
Teen FictionAile sevgisinden uzak ve yalnız bir şekilde büyüyerek, soğuk ve umursamaz birine dönüşen bir genç kız. On sekiz yaşında karşısına çıkan biyolojik ailesiyle, yıllardır ondan esirgenen aile sevgisi ve bağını bulabilecek mi?