Bölüm 10

38.4K 2.3K 332
                                    

Keyifli okumalar!
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum <3

"Araba yolu yerine ormanın içinden gidersek anayola daha çabuk çıkarız." dedi Kerem.

Ormanın ortasında, gerginlikle ne yapacağımıza karar vermeye çalışıyorduk.

"Riske girmeyelim. Kaybolabiliriz. Düz yoldan gidelim." diye cevap verdi Gökhan.

"Hiç gitmeyip burada beklesek." dedi Melih rahatça. Hâlâ yerde oturuyordu.

Biraz tepede kalmış olmalıyız ki, rüzgar vardı ve üşümeye başladım. Üzerimdeki gömleğin düğmelerini ilikledim. "Üşüyor musun?" diye sordu Gökhan. Herkesin bakışları bana çevrilmişti.

Kollarımı vücuduma sardım. "Evet." dedim. "Çünkü dağ başındayız."

"Dede be." dedi sinirle Gökhan. Üzerindeki ceketi çıkardı ve uzattı. Tereddütle baktım elindekine. "Gerek yok." dedim.

Önüme geçti ve kollarımdan ceketi giydirmeye başladı. Şaşkınlıkla dibimde olan yüzüne baktım. Ne yapıyordu? En son ceketin fermuarını çekip gözlerime baktı. "Daha iyi misin?" dedi yumuşak bir sesle. Kendi üzerinde tişört vardı. Üşüyecekti ama bana mı vermişti?

Dibimde olan yüzünden bir adım geriye atarak uzaklaştım. Gözlerimi dikkatle bana bakan gözlerinden çektim. "Evet." dedim içime kaçan sesimle.

Biraz daha iyi hissediyordum. Elimi cebine koyarak cekete sokuldum. Parfümü çok güzel kokuyordu. Derin bir nefes çektim içime.

Hâlâ ne yapacaklarını tartışıyorlardı. Bense Gökhan'a bakıyordum dalgınlıkla. Hararetle konuşuyordu. Ses tonu çok güzeldi. Ara sıra şarkı söylerdi kurstayken ve sesiyle kız öğrencilerin hayran olduğu bir hoca olmaya adaydı. Ayrıca her zaman terbiyeli ve ağırbaşlı biriydi. Kimseye sesini yükselttiğini görmemiştim. Kabul etmek gerekir ki sevilen bir öğretmendi.

Sanırım sadece bana karşı böyleydi. Bunun için ona sebepler vermiştim belki de.

Konuşmanın arasında kafasını kaldırıp bana baktı. Zaten ona baktığım için göz göze geldik. Gözlerimi çekmedim. O da bakmaya devam etti. Gülümsedi. Afallamıştım. Gözlerimi kırpıştırdım ve diğerlerine bakmaya başladım.

Bu anın etkisinden kurtulmalıydım.

"Bence dedenizin tımarhaneye kapatılması lazım." dedim araya girerek. Etrafımızdaki ağaçlara baktım. Ormanın başına bırakıp kaçmak akıllı insan işi değildi.

"Delidir falan ama iyi adamdır ya." dedi Melih. Oturduğu yerde eline bir ağaç dalı almış yere şekiller yapıyordu.

"Ormanın ortasında kaldık biraz rahatlığından ödün verebilir misin?" dedi Selim. Endişeli duruyordu.

"Yok vermem. Dünyanın sonu mu be ya." dedi. Bana baktı. "Gel şu yere otur. Yakınlaşın diye bırakmadı mı, yakınlaşalım."

"Gitmek istiyorum." dedim huysuzca. "Ormanda kalamam ben."

"Bende." dedi Yunus ağlamaklı bir sesle. "Korkarım ben gece burada kalmaktan."

"Öcüler mı gelir?" dedi Melih gülerek.

Tersce ona baktı Yunus. "Zaten telefonum yok." dedi. "Mesela telefon, internet ve yiyecek olsa sonsuza kadar kalabilirdim. İnsanlardan uzakta oh mis."

"Kendisi telefon bağımlısı olduğu için her an krize girebilir. Dikkat." dedi Melih ilan verir gibi.

"Gerizekalı." dedi Yunus.

"Abine gerizekalı demeye utanmıyor musun?" Hızla ayağa kalktı.

Yunus korkuyla Gökhan'ın arkasına saklandı. "Düzgün durun." dedi Gökhan tersce.

Karışan HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin