• 54. Bölüm •

43.6K 2.7K 1K
                                    

Önceki bölümü atlamayın canlar.

Ay hep bunu yapmak istemişimdir kkk

🐿.

"Kemal ya hadi."

Oturduğum tekli geniş koltuğun kol kısmından biraz daha öne eğiler isyanla sesimi yükselttim.

"Aşkın olmaz diyorum."

"Anlamıyorum ki, niye olmazmış gidip eğleneceğiz sadece. Sınav yaklaştı, hepimiz stresini çekiyoruz. Biraz kafa dağıtmak en büyük hakkımız."

Anlaşılan o ki bu mantıklı açıklamamla, kafasını önündeki defter ve kalemden kaldıramayan Kemal'i ikna edememiştim. Bakışlarımı can sıkıntısıyla, toplu olduğu halde dağınık duran ofiste gezdirdim.

Bu ofisi seviyordum. Güzel şeyler yaşamıştık burada. Gözüm Kemal'in üstünde bir şeyler yaptığı masaya kaydı. Dirseğimi koltuğun koluna yaslayıp, çenemi yumruk yaptığım elimin üstüne dayadım. Dudaklarım istem dışı yukarıya doğru kıvrıldı.

Mesela Kemal ilk defa bu masanın üstünde dilini içime sokmuştu.

"Aşkın?"

Gerçi daha iyisini kendi evinde, kendi odasında bana sokmuştu.

"Aşkın?" Kemal'in bana seslenmesiyle irkildim ve hızlıca ona bakıp, yerimden dikleştim. "Sana sesleniyorum." Derken bir şeyleri anlamak istercesine yüzüme bakıyordu. "Bir şey mi oldu bebeğim?"

Konuşurken hareket eden dudakları her zaman bu kadar tahrik ediyor muydu beni, yoksa şu an fazla mı azmıştım?

Seviştiğimiz günden beri özellikle bana çok dikkatli davranıyordu. Utandığım zaman ise sessizce gülüp geçmekten başka bir şey yapmıyordu. Asıl sinir bozucu olan ise o günü tekrar etmek istediğine dair her hangi bir şey de söylememesiydi, muhtemelen yine beni düşündüğü içindi ama düşünmesin artık ya. Vallahi fazla düşünülmekten artık maddi bir şekildi sikilmiştim.

Yani sıkılmıştım.

Artık o utangaç Aşkın'a veda ediyoruz ve gerekli işlemleri başlatıyorum.

Sinirle yerimden kalkıp masanın etrafından dolandım. Kemal'in sandalyesinin kollarını tutup kendime çevirdim ve bana bakmasını sağladım.

Kaşlarım çatılı bir şekilde, "Sik beni!" dedim sinirle.

Sessiz geçirdiğim bir kaç gün sonunda şaşırmış olmalı ki, kaşları havalandı. "Aşkın?"

"Ne!"

"Sakin ol bebeğim." Ellerini, sıkı bir şekilde tuttuğum sandalye kollarının üstündeki ellerime koyup okşadı.

"Ben kendi çabalarım dışında hiç sikilemeyecek miyim Kemal ya?"

"Bak Aşkın..." Ellerimin gevşemeyeceğini anlamış olacak ki, ellerini çekti ve bu sefer yüzümü avuçladı."Bak bebeğim, daha yeni iyileşmeye başladın."

"Vurulmadım ya da büyük bir kaza geçirmedim Kemal, sadece milyonlarca normal insanın yaptığı gibi seviştik."

Baş parmağıyla hala sinirli gözüken yüzümü okşarken bir anda dişleri arasından "Yırtılmak üzereydi Aşkın." Diye tısladı.

Sinirli değildi ama beraber olduğumuz günün ertesi günü oturamayışım ve devamlı acıyla inlemelerimi hatırlamış olmalıydı. O günde böyle devamlı kızar gibi konuşuyordu ama bu kızma tamamen kendisineydi. Aptal çocuk aşırı hassas davranmaktan asla vazgeçemiyordu.

Gerçi deliğimin çevresinde, ince kısa çizgiler halinde açılan yaraları  gördüğümde ben de bir şoka girmiştim.

"O yüzden lütfen tamamen iyi olana kadar, yani bir kaç gün bana müsade et." Her ne kadar sakin konuşsa da çok baskın bir sesi olduğu için buna bile yükseliyordum.

Cesur Velet (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin