|Eylül|
Elimdeki kitabı sıkıca tutarak ayağa kalktım ve ona dönüp dudağımı araladım " Düşündükçe Suad'ı değil, onun ruhunu, sade ruhunu sevdiğini görüyordu. Bu büsbütün başka bir aşk, yeni bir aşktı.Onu, ele geçiremeyeceği, sahiplenemeyeceği, başka hiçbir kadında bulamayacağı için seviyordu. Bakışı için, gülümseyişi için seviyordu."
Bunu söyledikten sonra bir süre ona baktım ve arkamı dönüp hızla İpek'e doğru ilerledim.
Sinirle soluyordum, gelmiş bi de bana Süreyya'yı savunuyordu. "Uyuz!"
İpek'in yanında durduğumda şaşkınlıkla bana döndü" Kim uyuz, hem sen neden sinirlisin?"
Başımı iki yana sallayıp yürümeye başladım, Bera! Sabah sabah nasıl da sinir etmişti beni.
"Ya Eylül sana diyorum! Fatih hocayla ne konuşuyordunuz?"
Hoca mı?
Hızla ipek'e dönüp dudağımı araladım"Fatih Bera, hoca mı?"
"Evet, yeni gelmiş buraya."
Başımı sallayıp önüme döndüm. Hoca olabilirdi ama hâlâ sinirliydim ona. Kitabımı daha da sıkı tutarak amfiye girdim. Yerime geçip oturduğumda gözlerimi bir süre kapattım ve hiçbir şey düşünmemeye çalıştım.
Sakin ol Eylül, sakin! Derin nefes alıp verdim ve gözlerimi açtım. İpek telefonuyla uğraşırken bende en son kaldığım sayfayı açarak okumaya başladım.
Sümeyra hoca derse girmişti ama ben kendimi kitaptan alamıyordum. Saygısızlık olmaması için kitabın kapağını yavaşça kapatıp hocayı dinlemeye başladım ama kitabın devamını da çok merak ediyordum, sona gelmiştim çünkü.
Hocayı biraz daha dinleyip kitabımı önüme çektim ve kaldığım sayfayı açtım.Son okuduğum cümleden sonra yanağımdan yaşlar süzülmeye başlamıştı.
Necip, aşkı uğruna canını feda etmişti!
"Eylül, neden ağlıyorsun?"
Yüzümdeki yaşları silip İpek'e döndüm ve fısıltıyla konuştum" N-Necip ve Suad ölüyor İpek!"
"Ne?"
Kitaba bir süre bakıp tekrardan bana döndü ve kollarıyla beni sarmaladı.
Hoca kısa bir süre bize baksa da gözlerini bizden çekmiş ve dersini anlatıp çıkmıştı.
İpek ile vedalaşıp amfiden çıktım ve yürümeye başladım. Yürürken de kitabın son sayfasını düşünüyordum, etkisinden bir türlü çıkamamıştım.
O uyuz hoca da gelsin Süreyya'yı savunsun. Süreyya kendini eşi için feda etmemiş bile! Sinirden elimdeki kitabı sıkıyordum, bir süre kitaba bakmış ve parmaklarımı gevşetmiştim. Fakülteden çıkınca bir kitabevine uğrayıp Arya için boyama kitabı almıştım.
Düşünceli bir şekilde ablamın evine doğru yürümeye başladım. Peki Bera kitabın sonunu okumamış mıydı da böyle konuşuyordu? Bunları düşünürken eve gelmiştim, kapıyı çalıp beklemeye başladım. İçeriden Arya'nın sesi geliyordu"Teyzem mi geldi anne?" gülümseyerek kapının açılmasını bekledim.
Kapı açılmış ve Arya sevinçle bağırmıştı"Teyze!"
"Fındığım..."
Arya'yı kucağıma almış ve sımsıkı sarılarak yanaklarından sulu sulu öpmüştüm. Aynı şeyi Arya da bana yapmıştı.
İçeri geçip ablamın da yanağından öptüm ve Arya ile oturma odasına geçtim.
"Teyze, ben seni çok özledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kahverengi
EspiritualSaate baktığımda ders çoktan bitmişti, Akel'e dışarı çıkacağımı söyleyip derslikten çıkmıştım. Fakültenin bahçesine çıkmadan önce kantine doğru yürüyüp bir kahve aldım ve ilerledim. O sırada hahverengi başörtülü bir öğrenci kitabını düşürmüş ama fa...