Erik gözlüm

2K 174 97
                                    

|↝Eylül|

"S-seni seviyorum Kahverengi."

Sahafa koşarken gözlerim buğulanmış ve durmuştum. Az önce duyduğum şey... N-nasıl? Başımı iki yana sallayıp sinirle güldüm. Bu aklımın bir oyunuydu değil mi? Bera'nın bana böyle bir şey demesi imkansızdı.

B-beni hiç sevmeyecekti...

"Duy beni ne olur?"

Yanımda hissettiğim hareketlilikle gözümdeki ıslaklığı silerek başımı çevirdim.

"Gitme Eylül, gitme benden?"

D-doğru duyuyordum değil mi? Ben Bera'ya anlamaz bir şekilde bakarken Bera koyulaşmış yeşilleriyle, kahvelerime öyle bir bakıyordu ki...

Başımı eğip vücudumu ona çevirdim.

"Bera, neden böyle yapıyorsun? Sen bir başkasını seviyorsun ya bir başkasını! Şimdi beni rahat bırak!"

"N-ne?"

Şimdi neden şaşırmıştı ki buna? Sinirle başımı kaldırıp yanağından süzülen yağmur damlalarına baktım.

"Kitap fuarında görüp sevdiğin kızdan bahsediyorum. Onu sevmiyor musun? Neden burdasın, onun yanına git!"

"Demek o yüzden benden uzaklaştın?"

Çattığı kaşları normal halini alırken başını eğmişti. Dudağı yana kıvrılırken başını kaldırıp koyu yeşillerini kahvelerime çevirdi.

"Ben onun yanındayım ki."

"N-ne diyorsun sen? Dalga mı geçiyorsun benimle!"

Başını iki yana sallayarak bana biraz daha yaklaşmıştı.

"Biraz sakin olur musun?"

Tuttuğum nefesimi bırakarak başımı yana çevirdim. Şu durumdan fazlasıyla sıkılmıştım artık.

"Kitap fuarında görüp sevdiğim kişi şu an karşımda ama kendisi biraz sinirli sanki ha?"

"Ben sinirli felan d-"

Ne demişti? O, o kişi ben miydim ama nasıl?

"Kitap fuarında imza için sıra beklerken sen gelip benim önüme geçmiştin..."

1 yıl önce...

Bera imza saatine yetiştiği için mutluydu ama fazla vakti yoktu o yüzden koşup sıraya geçti. Önünde sadece iki kişi vardı, saatine bakıp önüne döndü.

Sıra Bera'ya gelmişti ama önüne aniden siyah örtüsü olan, feraceli, kolunda da kahverengi, üstünde kaneviçeden yapılmış kuzu desenli bez çantası olan bir kız geçmişti. Bera başını iki yana sallayarak sesli bir nefes bıraktı... Bir şey diyemiyordu ama acelesi de vardı. Gözü çantaya gittiğinde gülümsedi. Kuzu... Kuzuları çok severdi, dedesinin ona verdiği kuzu gelmişti aklına... Bera düşüncelere dalmışken önündeki kızın söylenmesiyle kendine gelmişti.

"Af takılacak zamanı mı buldun ya!"

Kız imzalı kitabını alıp yürümeye başlamıştı. Sıra Bera'ya gelince de hemen kitabını imzaltmış sonra da başını kızdan tarafa çevirmişti. Kız hâlâ bez çantasına takılan bilekliğini çıkarmak için uğraşıyor ve söylenmeye devam ediyordu. Bera onun bu haline gülerek kitabını almış ve arkasından gitmişti. Belki kendisi de denese çıkarırdı... Tam elini uzatmıştı ki kız hızla bir şeye çarpmış ve elindeki kitap yere düşmüştü. Bera eğilmiş ve kitabı yerden alarak, gözünü takılan bilekliğe sabitlemişti. O sırada dersi olduğu aklına geldi, geç kalmak istemezken daha da geç kalıyordu... Elindeki kitabı kıza bakmadan uzatarak hızla ordan uzaklaştı.

Fakültenin önüne geldiğinde kitabı açarak imza kısmına baktı. Eylül'e sevgilerimle yazıyordu. K-kitaplar karışmıştı. Geri dönme şansı da yoktu, çünkü dersi çoktan başlamıştı bile.

"O senin adına imzalı olan kitap hâlâ bende Eylül."

"O zaman bendeki kitapta s-senin?"

B-ben bunları yeni yeni farkediyordum ama...

"O kaneviçe ile yapılmış kuzu desenli bez çantan... Gerçekten çok güzeldi."

Başımı sallayarak kıkırdamıştım.

"Bi ara fakültede, seni yine o bez çantayla gördüm ve o gün anladım fuardaki sinirli kızın sen olduğunu..."

Sinirli kız derken de sırıtıyordu ya!

Elimi yüzüme kapattım. Az önceye kadar onun bir başkasını sevdiğini düşünürken şimdi ise...

"Seni seviyorum Kahverengi."

Elimi yüzümden çekerek başımı eğdim. Utanıyordum...

Başımı kaldıracakken vazgeçtim. Şu an yüzüne nasıl bakacaktım, bilmiyordum.

Elim şalıma gittiğinde sinirle gözlerimi kapattım. Şu an ne haldeydim kim bilir? Şalım ıslanmış, ve saçma sapan bir hâl almıştı.

"Şey..." Konuşacakken vazgeçtim ve sahafa dönüp koşmaya başladım.

"Kahverengi?"

Ah ben ona hiç bir şey söylemedim ama... Yavaşlayarak durdum ve ona dönüp dudağımı araladım" B-bende seni seviyorum erik gözlüm."

Gözleri şaşkınlıkla açılırken başını eğip kıkırdamıştı.

B-ben erik gözlüm demiştim değil mi? Af! Elimi alnıma vurup öylece durdum. Bugün yeterince rezil olmuştum!

"Senin erik gözlün olmak güzelmiş."

Elimi alnımdan çekip utançla gözlerine baktım.

"Hep, erik gözlün olarak kalmayı isterim."

Utanıyorum ama... Gözlerimi ondan çekerek önüme döndüm ve sahafın kapısını yavaşça ittim. Bera'nın gülüşü kulaklarıma dolarken bende kıkırdamış ve içeri geçip kapıyı kapatmıştım. Sırtımı kapıya yaslayıp gözlerimi sıkıca kapattım ve elimi kalbimin hemen üstüne koydum. B-Bera beni seviyordu...

"Teyze?"

Arya'nın sesiyle gözlerimi açıp yanına adımladım. Gözlerini ovarak bana bakıyordu.

"Teyze sen neden ıslandın? Hasta oluysun ama."

"Ya yerim seni ben."

Arya elimden tutmuş ve beni çekiştirmeye başlamıştı. Gülümseyerek onunla gittim.

Yukarı çıkacakken telefonum çalmıştı. Arya'nın elini bırakıp çalan telefona koştum.

"Meriç enişte?"

"..."

"N-ne ayy gerçekten mi?"

Arya'nın yanıma gelmesiyle eğilmiş ve elinden tutmuştum.

"Tamam enişte, dikkat edin kendinize. Bekliyoruz."

Telefonu kapatıp Arya'ya gülümsedim.

"Ne dedi babam?"

"Kardeşin doğmuş Arya, abla oldun."

"Kaydeşim mi? Yaşasın!"

Arya sevinçle sahafta koşmaya başlamıştı.

"Abla oldum ben!"

Onun bu haline kıkırdayarak doğruldum. Ya çok şükür bugün ne güzel şeyler oluyordu böyle. Elimi yüzüme kapatıp gülümsemiştim. Şükürler olsun Rabbim...

Arya'nın elbisemi çekiştirmesiyle elimi yüzümden çektim.

"Teyze, ben kaydeşimi göymek istiyoyum!"

"Şimdi baban gelecek ve kardeşini görmeye gideceğiz miniğim."

...

20.03.2022

kahverengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin