Üstümdeki ıslaklığa bakarak kapıyı çaldım ve kapının açılmasını bekledim. Az sonra kapı açılmıştı... Ablamın şaşkın bakışlarını umursamadan içeri geçip kapıyı kapattım.
"Fatih, bu halin ne?"
"Islandım sadece."
"Üstünü değiş gel, yemeğe oturalım."
Başımı kaldırıp ablama gülümsedim. Daha doğrusu gülümsemeye çalıştım...
Elimi omuzuna koyup okşadım." Çok teşekkür ederim ablacım ama siz yiyin, ben aç değilim."
"Olmaz öyle Fatih."
"Olur olur, hadi siz yiyin. Ben biraz uyuyacağım."
"Ama-"
Ablamı arkamda bırakarak odama geçtim. Kapıyı kapatarak, sırtımı kapıya yaslamış ve kendimi yere bırakmıştım. Gözyaşlarım bu ânı bekliyormuş gibi yanağımdan süzülüyordu...
B-ben Eylül'ü üzecek bir şey mi yapmıştım da benden uzaklaşmıştı? Anlayamıyordum...
Kapımın tıklatılmasıyla yerden kalktım. Kapı birden açılmış ve alnıma çarpmasıyla geri geri gitmiştim.
"Abi?"
"Melih! İnsan gibi açsana şu kapıyı?"
"Özür dilerim- Abi! Ağladın mı sen?"
Melih'e bakmadan yatağa oturdum.
"A-ağlamıyorum, ıslandım sadece."
"Ağlamışsın işte, sen saklamaya çalışsanda sesin saklayamıyor ağladığını..."
"Melih, odamdan çıkar mısın?"
"Çıkmayacağım. Hem burası benimde odam, hatırlatırım."
Başımı iki yana sallayarak kalktım ve üstümdeki ceketi çıkardım. Daha fazla ıslak kıyafetlerle durmak istemiyordum.
"Orman gözlüm? Yemeğe gelmiyor musun ya."
"Aç değilim ben. Siz yiyin."
"Olmaz Orman gözlüm, bak annem senin en sevdiğin yemeği yaptı."
"Lütfen beni yalnız bırakın. Uyumaya ihtiyacım var."
Akel yanıma gelmiş ve ellerini koluma dolamıştı. "Senin neden canın sıkkın dayı?"
"Yorgunum sadece güzelim."
Kıvırcığımın saçlarından uzunca öperek dolabıma döndüm ve bir kazak aldım. Kazağı Akel'e gösterip gülümsedim.
Akel anladığını belli edercesine başını sallayıp odadan çıktı. Melih'e döndüğümde bana anlamaz bir şekilde bakıyordu.
"Melih, sende çıkar mısın? Üstümü değişeceğim."
Melih hâlâ aynı şekilde bakmaya devam ediyordu. Başımı iki yana sallayıp yanına geçtim ve kolundan tutup kapıya sürükledim. "Çık hadi."
Melih'i dışarı iteleyip kapıyı tuttum, kapatacakken Melih başını odaya uzatmıştı" Şu yemeğimi yiyeyim, seninle konuşacağız abi!"
Elimi yüzüne koyarak ittim. "Git artık ya git!"
Kapıyı kapatıp hızla ıslanmış kıyafetlerimi çıkararak yeni kıyafetler giydim. Yatağın üstündeki örtüyü kaldırmışken akşam namazını eda etmediğim aklım gelmişti. Örtüyü bırakarak odadan çıkıp banyoya geçtim.
.
"Esselâmü aleyküm ve rahmetüllâhi."
Selam vermiş ve elimi yüzüme sürmüştüm. Seccadenin üstünden kalkacakken vazgeçtim. İçimi Rabbim'e dökmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kahverengi
EspiritualSaate baktığımda ders çoktan bitmişti, Akel'e dışarı çıkacağımı söyleyip derslikten çıkmıştım. Fakültenin bahçesine çıkmadan önce kantine doğru yürüyüp bir kahve aldım ve ilerledim. O sırada hahverengi başörtülü bir öğrenci kitabını düşürmüş ama fa...