bera'dan..
bir kaç gündür üst üste rüyalarıma giriyordu dedem. dayanamayıp mezarına gelmiştimm. öyle çok özlemiştim ki onu..
mezarındaki topraktan bir avuç alıp kokladım.. sanki onun kokusu vardı toprakta.
"ah dedem seni öyle çok özledim ki."
gözyaşlarımı tutamamıştım.
topraktan biraz daha avuçlayarak konuştum.. "biliyor musun dedemm.. benim bir oğlum olacak. bana benzer mi dersin? o da benim gibi dedesine düşkün olur mu.. çok istiyorum babamla, benim seninle anlaştığım gibi anlaşabilsin, dertlerini rahatça anlatsın.."
gözyaşlarım toprakla karışırken her şey bulanıklaşmıştı. başıma giren şiddetli ağrıyla gözlerimi kapattım. artık dayanılmaz bir hâl almıştı. Başımı ellerimin arasına alıp bekledim..
"Fatih! burdasın demek? yine dedemin baş ucundasın."
"sen! senin ne işin var burda berke."
bir kaç ay öncesinde tehdit mesajları gönderip aklı sıra beni korkutmuştu. içinde hasetten başka bir şey yoktu.
"senden nefret ediyorum fatih! seni hiç sevmedim hiç. sen dedemi çaldın bizden. onu uzaklaştırdınn. bizi hiç sevmedi dedem ve hep senin yüzünden."
benim yüzümden mi? sahiden sevmemiş miydi.
gözyaşlarım daha çok akarken ayaklandım.
"Berke-"
göğsüme vurmasıyla iki adım gerilemiştim. kendimi suçlu hissediyordum.
bilmiyorum neden ama gözümün önünde Eylül'le olan anılarımız canlanmıştı bi an. yüzümde oluşan gülümseme şiddetlenen ağrımla son bulmuştu. bir çocuk gibi bağırarak ağlamak istiyordum.
bera'mm.. erik gözlüm.
e-eylül? sesini duyuyordum sanki ama göremiyordum. Nedenn.
düşmüştüm.
gözlerimi açmaya çalışsam da açamıyordum. güçlü değildim, çok yorgundum.
y-yorgundum-
.
.yazardan..
eylül kocasından haber alamayınca deliye dönmüştü. bera son birkaç aydır evet çok değişikti ama bunu anlayamamak üzüyordu genç kadını. elini büyümüş karnına koyup derin nefesler almaya başladı, ara ara sancısı oluyor ve çok canını acıtıyordu.
ağrısı şiddetlenmişti.
nefes alışverişi daha da sıklaşmış ağır hareketlerle yürümeye çalışıyordu eylül. doğumunun yaklaştığını hissediyordu. gözyaşları yanağından süzülürken konuştu" arem, oğlum hayır daha çok küçüksün."
gözlerini sıkıca kapattı" b-bera lütfen gel lütfenn"
.
.arem doğmuştu. sesi hastane koridorlarında yankılanırken, eylül daha çok sarmıştı oğlunu kollarıyla.
eylül oğlunun cennet kokusunu içine çekerken daha çok gözyaşı akıtıyordu. bera yoktu yanında, arem'i beraber alamamışlardı kucaklarına.birçok kişi arem ve eylül'ü bekliyordu sabırsızca.
ama eylül'e bera'nın kayseri de büyük hastane de yoğun bakımda olduğunu nasıl söyleyeceklerini bilmiyorlardı. yeni erken doğum yapmış bir kadına bu nasıl söylenirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kahverengi
SpiritualitéSaate baktığımda ders çoktan bitmişti, Akel'e dışarı çıkacağımı söyleyip derslikten çıkmıştım. Fakültenin bahçesine çıkmadan önce kantine doğru yürüyüp bir kahve aldım ve ilerledim. O sırada hahverengi başörtülü bir öğrenci kitabını düşürmüş ama fa...