"Ben sensiz aaaaaaağ yaşayamam! Yaşayaaaaağmaaaaam..."
Başımın altındaki yastığı aldığım gibi Melih'e fırlattım.
"Manyak! Sus artık, sus."
Melih bana dönüp umursamaz bir bakış atarak şarkısını söylemeye kaldığı yerden devam ederken, ben ise oflayarak üstümdeki örtüyü başıma kadar çektim.
"Yaşayaaaaaağmam!!!"
"Of!!!" Vallahi çıldıracaktım artık. Ya bir insan sabahın köründe neden Orhan Gencebay dinlerdi ki nedeeeen? Üstümdeki örtüyü başımdan çekip kenara atarak ayağa kalktım ve Melih'in yatağına ilerleyip yastığımı aldım. Odadan çıkacakken vazgeçip geri döndüm ve Melih'in kendini uzaktan bile belli edecek turuncu renkteki kulaklığını çekip odadan koşarak çıktım.
"Abiiiiiğ!"
Melih'in arkamdan bağrışını umursamadan Akel'imin odasına adımladım. Kapıyı birkaç kez tıklatmamla Akel, kıvırcık saçlarının bir kısmı alnına düşmüş, gözleri kapalı şekilde karşımda belirmişti. Bu haline kıkırdayarak saçlarını karıştırdım ve odaya geçip kendimi yatağa attım.
Şükür...
"Orman gözlüm? Senin ne işin var benim odamda."
"Melih dayından kaçtım. Bağıra bağıra şarkı söylüyor. Hayır sesi güzel olsa bi şey demeyecegim de!"
Akel kahkaha atarken gözlerimi huzurla kapattım.
"Yasemin ablayla kavga etmiş dün."
Gözlerimi hızla açarak dirseğimi yatağa dayayıp yanağımı elimin üstüne koydum. Akel de hemen yanıma oturmuş ve anlatamaya başlamıştı. "Dün Melih dayım telefonuyla uğraşırken Yasemin abla telefonu alıp, dayımın onu nasıl kaydettiğine bakmış ve sonrası kaos!!! Sadece bunla da kalmamış işte... Pandacım acıkmış aynı zamanda da Yasemin ablayla da buluşcakmış. İşte Yasemin abla aramış nerdesin diye benim pandacım da yemek yiyeceğini söylemiş bu arada Yasemin abla döner sevmediği için de ona gel dememiş benim pandacım. Yasemin abla da ben mi yemek mi diyince bizimki yemek demiş!..."
"Manyak!"
Akel anlatırken gülüyordum...
Ah Melih, şu kavga için girdiğin depresyona bak. Başımı iki yana sallayıp doğruldum ve saçlarımı karıştırarak Akel'e çevirdim bakışlarımı.
"Dün şifonyerinin çekmecesine baktın mı hiç?"
Akel başını iki yana sallayıp oturduğu yerden kalkmış ve şifonyerinin önüne geçmişti. Çekmeceyi açmasıyla gülümsemiş ve çikolataları alarak yanıma gelmişti. "Ya Orman gözlüm, çok teşekkür ederim."
"Barıştık mı yeşil gözlüm?"
Akel kollarını boynuma dolamış kıkırdamıştı. "Hiç küsmemiştik ki."
"Hmmm bir haftadır trip atan sen değildin yani?"
Geri çekildiğimde elindeki çikolataları yatağa koymuş ve gözlerini kısarak işaret parmağını çikolataların üstünde gezdirmeye başlamıştı. "Önce hangisini yesem ki?"
Kahkaha atarak ayaklandım. "Bence şimdi yeme."
Kollarını göğsünde birleştirmiş ve kaşlarını çatmıştı. "Yicem ya."
"Ha biraz daha kilo alacaksın yani?"
"Ne ne neeeeeeğ, ben kilolu muyum yani?"
O kadar ciddiydi ki Kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kahverengi
SpiritualitéSaate baktığımda ders çoktan bitmişti, Akel'e dışarı çıkacağımı söyleyip derslikten çıkmıştım. Fakültenin bahçesine çıkmadan önce kantine doğru yürüyüp bir kahve aldım ve ilerledim. O sırada hahverengi başörtülü bir öğrenci kitabını düşürmüş ama fa...