0557 : Senden nefret ediyorum Fatih
0557 : seni hiçbir zaman da sevmedim
0557 : dedemin en gözde torunu sendin
0557 : bunu nasıl başardın bilmiyorum ama aferin dedemin gözüne öyle bir girmişsin ki bütün mirası sana kalmış!
0557 : ama boş yere sevinme çünkü dedemin mirasını sana yedirmeyeceğim Fatih!
0557 : hiçbir şeyi haketmiyorsun! HİÇBİR ŞEYİ.
Gördüğüm mesajla öylece kalmıştım..
Ben mirası ne yapacaktım ki? Bu nasıl bir kin.
Ben dedemin gözüne girmişim! Bu nasıl bir düşünce?
Bu mesajı atan Berke'den başkası olmazdı! Küçüklüğümüzden beri bana karşı bir kıskançlığı vardı.
Telefonu kapatıp ayaklandım..
Şu an miras felan umrumda değildi kendisi hiç değildi.
"Bera'm.."
Eylül koşarak boynuma atlamıştı.. sımsıkı sarılıp kokusunu içime çektim. Bana öyle iyi geliyordu ki.
"Özledim seni Bera.."
"Oysaki bir önceki dersin banaydı güzelim."
Geri çekilmiş ve kıkırdamıştı" Haklısın öyleydi ama ben seni yanındayken bile özlüyorum ki.."
"Yerim ya.."
"Timamm.."
"Timamını yerim.."
"Timamm."
"Daha fazla timam dersen gerçekten yicem seni."
Beni itmiş ve arabaya doğru yürümeye başlamıştı..
"Hadi evimize gidelim.. çok acıktım ben."
Kahkaha atarak koştum ve Eylül'ü kollarımın arasına aldım" Evimize değil ablamgile gidiyoruz.. annemgil gelmiş."
"Yaa o zaman ablam ve Rabiya annem çok güzel yemekler yapmıştır bize."
"Hıhım.. yoğurtlu mantı yapmışlar güzelim."
"Yiağğ sen ciddi misin?"
"Hıhım.."
"Of Bera ne duruyorsun hadi bir an önce gidelimmm."
Eylül kolumun altından çıkıp koşarak arabaya binmişti.
Ah güzelim ya..
..
"Rabiya annem.. ellerinize sağlık. Yemekler çok çok güzel olmuş."
"Ya afiyet olsun kızım.. zaten bir kaç gün daha buradayız sen ne istiyorsan söyle yapayım koyalım buzluğuna."
"Yiağğ çok teşekkür ederim Rabiya anne."
"Canım kızım benim.."
Elimdeki kaşığı bırakıp anneme döndüm "Rabiya hanım.. unutuldum burda ama. Geldiğimizden beri kızım da kızım hiç oğlum yok tch tch!"
"Sus bakayım sen.."
"Tch tch duydun mu Ferhat Bey.. karın bana sus dedi."
"Sus velet sende.. kıskançlığın sırası mı?"
Eylül ise bana bakıp gülüyordu..
"Ama ama benimle de ilgilenin be!"
"Seninle küçükken çok ilgilendik.. bırak gelinimizle ilgilenelim ha?"
"Bak şimdi bende kıskandım Eylül'ü baba.."
"Yaa abla.."
"Ben daha çok kıskandım Eylül'ü.. küstüm."
"Yok artık Melih!"
Babam, Eylül'e dönüp konuşmuştu" Gördün mü kızım seni nasıl kıskanıyorlar.. ama şöyle bir şey var ki biz seni daha çok seviyoruz evet."
"Ama babaaaaa.. yoksa biz evlatlık mıyız?"
Melih'in sorduğu soruyla büyük kahkaha atmıştım.
"Evet Melih, evlatlıksın abicim."
"Tüh ya.. biliyordum! Evlatlık olduğumu biliyordum."
"Manyaksın Melih! Hayır yani evlatlık olsan neden bu yaşına kadar söylemeyelim?"
"Of ne bileyim abi ya."
Akel söze girmişti" Sen değil de Melih dayı, ben kesin evlatlığım ya!"
"O nerden çıktı güzel kızım?"
"Beni unuttunuz dede.. hıh."
"Hiç öyle şey olur mu güzelim?"
"Özellikle sen Fatih dayı.. hiç konuşma!"
Bizimki yine küsmüştü.. iyi mi şimdi?
Sandalyeden kalkıp Akel'in yanına geçtim ve eğilip sarıldım.
"Ben seni unutur muyum hiç?"
"Banane! Unuttun işte."
Kıvırcığımın saçlarından öptüm"Hadi gel browni yapalım seninle.."
"Yiağğ yapalım dayı.."
Biz Akel'le mutfağa geçerken Melih'te peşimize takılmıştı..
"Islak kek yapsanız olmaz mı?"
Akel, Melih'in yanına geçip yanaklarını sıkmıştı "Uyşşş senin canın ıslak kek mi istedi pandacım ha?"
"Hıhım hadi yapın da yiyelim.. yalnız baştan söyleyeyim en çok ben yerim."
"Ulan dur yapalım da.."
"Tamam be."
Ben malzemeleri çıkarırken Melih yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldamıştı" Ben bebek sevmek istiyorum üzümlü kekimmm!"
"Ee ne yapayım Melih?"
"Ay cahil yaa CAHİL!"
"Ulan ne diyorsan insan gibi de!"
"Ya diyorum ki YEĞEN istiyorummm!"
Yuh Melih!
Elimle Melih'in ağzını kapattım.. bir de bağırıyor ya.
"Yürü git lan!"
Ağlamaklı sesler çıkararak tişörtümden tutmuştu" bebek sevmek istiyorum yaaaaaa! Bebek."
Akel söze girmişti"Ya beni sev işte pandacım!"
"Sus kız.. sen kocaman bir şey oldun. Ben bebek sevmek istiyorum."
Bende istiyordum baba olmak.. sanırım.
Evet evet istiyorum..
"Ya düşünsene abi! Böyle küçük küçük yeşil gözlü, kahve gözlü böyle ponçik ponçik-"
Eylül mutfağa gelince Melih birden susmuş ve kendini sandalyeye bırakıp telefonuyla uğraşmaya başlamıştı..
Eylül anlamaz hâlde bir bana bir Melih'e bakarak yanıma gelmişti.
"N'oldu erik gözlüm?"
"Şey ya Eylül.. abim baba olmak istiyormuş da! "
10.09.2022
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kahverengi
SpiritualitéSaate baktığımda ders çoktan bitmişti, Akel'e dışarı çıkacağımı söyleyip derslikten çıkmıştım. Fakültenin bahçesine çıkmadan önce kantine doğru yürüyüp bir kahve aldım ve ilerledim. O sırada hahverengi başörtülü bir öğrenci kitabını düşürmüş ama fa...