Bu koku... Evet oydu... Ne yüzle gelmişti odama sinirlenmiştim yine. Tam kalkıyordumki... Eylül dedi. Fısıldayarak... Niye tuhafsın... Niye her kız gibi susmuyorsun... Niye cesaretin ön planda.! özür dilerim... Ben ATEŞ DAĞHAN senden özür diliyorum... Degerini bil küçük kız... Neyi fark ettim biliyor musun ANNEM gibisin... Onun kadar hırçın onun kadar asi ve masum....dedi. Alnımdan öptü ve iyi geceler prenses dedi. Yine nefesi yüzümü öpüp geçmişti.
Ateş odadan çıkınca tuttuğum nefesimi dışarıya verdim. Ve düşünmeye başladım. Neydi bu çoçuğun amacı..! Ne! Beni kendine baglamayamı çalışıyordu. Ben ona asla baglanmazdım!
Sinirlenip uyumaya karar verdim ve yorganıma sarıldım.. Yorganıma bile onun kokusu sinmişti. Bu adaletmiydi! O kimdiki kimdide bunları bana yaşatıyordu! Anneme laf söylemişti!!!
**
Sabah uyandığımda her şey normaldi. Sadece başım çok ağrıyordu. Kalktım elimi yüzümü yıkadım. Ve giyinip aşşağı indim.. Hasret abla elindeki kahvaltılıkları bahçeye taşıyordu. Bu aileye karşı kendini mahcup ve borçlu hissediyordum. o yüzden hemen hasret ablanın yanına koştum.. Günaydııııın dedim. En neşeli sesimle böyle olmalıydı artık. Neşeli çünkü hasret abla üzgün halimi gördükçe üzülüyordu. Nedendir bilmiyor ama kedisine (eylül e) çok deger veriyordu... Bahçeye çıktım.. Şükürkiii o ateş gıcığı yoktu. Masaya doğru yürüdü. Masaya tabağı koydu. Arkasını dönmüş ve ATEŞ ile burun buruna gelmişti. Bir an korkup ufak bir çığlık atmıştı ve dengesini saglayamamıştı ve ATEŞİN kolundan destek almıştı...
***
Yazar agzındanUzun uzun bakıştılar.. Uzun uzun birbirlerinin gözlerinin içine bakmışlardı... İki gençte ne diyeceğini bilemedi... Ateş o kapkara gözlerde kaybolmuştu.... Konuşmak istiyordu fakat sesinin çıkmamasından korkuyordu.. Bu kız büyümüşte küçülmüştü. Çok olgundu, büyük düşünüyordu. Bu adam ne yapacaktı bu küçük kadınla... Ateş daha ilk gördüğü anda anlamıştı bu kadının onun gönlünde farklı bir yeri olduğunu....
İlk gördüğü anı hatırlamıştı. Arkadaşlarıyla geziyorlardı ve canları sıkılmıştı.. Geçen kavga ettikleri çocukların okuluna gidip onlarla ugraşıcaklardı... Okula gitmişlerdi... Fakat aradıkları kişileri bulamamışlardı... Birilerinin tartışma sesi gelmişti. Ateşin arkadaşları pek umursamamıştı fakat ateş kitlenip kalmıştı oraya, orada ayrı bir dünya vardı onun için artık. Yanındaki arkadaşları konuşuyordu fakat ateş duymuyordu.. Karşıdaki çoçuğa bağırıyordu ve arkasında aglayan bir kız vardı. İşin enteresan tarafı karşıdaki çoçukta sesini çıkarmamıştı.ve eeylül kızın elinden tutup çoçuga çarparak gitmişti.
Ateş elinde olmadan gülümsemişti.o an aklına geldikçe gülüyordu. Hepte gülecekti. Karşısında ters ters kendisine bakan kıza daha çok gülerek baktı...
Eylül sonunda ne gülüyorsun be! Diye çıkıştı. Kendini topladı ve ateşi itekleyip direk hasret ablanın yanına gitti... Hasret eylülün yüzünü kireç gibi ve nefes nefese görünce korkmuştu. Eylül... Dedi ve kendini direk genç kızın yanına attı. İyimisin meleğim dedi. Sahi ne oluyordu eylüle "ne bu heyecan kızım!!!" dedi kendi kendine. Direk kafasını kaldırdı. Kendisine endışe ile bakan kadına ben iyiyim. Dedi gülümseyerek ve hadi samet abi açıkmıştır gidelim artık bekletmiyelim dedi... Tamam dedi hasret... Bahçeye çıkıp kahvaltı ediyorlardı... Samet ve hasret birbirine bakıp size bir şey söylemeliyiz dediler....
:-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat (mafya) #Wattsy2017
General FictionEylülün ailesi yoktu artık yanında... Kırgındı, bitkindi üzgündü.... Yetiştirme yurduna gittiği günü hatırladı EYLÜL... nasılda umutluydu... Nerden bilebilirdi kızcağız, yemek yerine dayak yiyeceğini.... Daha 14 yaşındaydı üstelik... Birilerini...