V

148 21 9
                                    

Evet sabah olmuştu. Onu hayal ederek uyuyunca zamanın daha çabuk geçtiğine inanıyorum.  Ablam içerideki odada uyurken, saate baktım ve geç kaldığımı anladım. Hızlıca dünden hazırladığım kareli oduncu gömleğimi ve altına mavi kotumu giyerek, hemen çıktım. Okul, evime uzak olmadığından biraz oyalanmak istemiştim. Okula doğru yürürken, ilkbaharın rüzgarı yüzüme yüzüme geliyordu. Sezin'i hatırlatıyordu bu çiçeklerin kokusu. Güzeldi, tazeydi ve aynı zamanda huzurluydu da. Okula vardığımda ise, Sezin sınıfta uyuyordu yine. Dürüst olmalıyım ki şaşırmamıştım. Yavaş adımlarla yanına yaklaştım ve "Günaydın." diyerek saçını okşamaya başladım.

 Yavaş yavaş uyanıyordu. O sırada "Günaydın sana da." dedi yorgun bir sesle. "Uyuyamadın mı yine?" diye sordum saçını okşarken. "Ben çoğu zaman uyuyamam ama dün uyuyabildim sayende." dedi yumuşak bir ses tonuyla. Saçını okşamam hoşuna gidiyordu sanırım. Aslında benim daha çok hoşuma gidiyordu. Parmaklarımı onun saçlarının arasından geçirirken, doğal şampuanının kokusu burnumda bir bahar havası yaratıyordu resmen. "Hiçbir şey yapmadım ki." dedim. Kafasını kaldırıp, parmağını susmamı işaret eder gibi dudaklarıma götürmüştü. "Hayır çok şey yaptın. Beni bu halimle kabullenip hayatının içine aldın daha ilk günden Açelya. Ablanla tanıştırdın. İkiniz çok tatlı bir aile olmuşsunuz. Size bakınca içimdeki yalnızlık duygusu paramparça oluyor, rahatlamış hissediyorum. Biraz hızlı olabilir ama İyi ki varsın hayatımda Açelya." dedi gülümseyerek. 

Kalbim yerimden çıkacak gibiydi. Ben onun hayatına etki edebilmiştim demek ki daha ilk günden. "Sen de iyi ki varsın Sezin." diyerek sarıldım ona. O sırada sınıf dolmuştu ve aradan çıkmıştık. Dersimiz Özay Hoca ileydi. Onun dersleri gerçekten geçmek bilmiyordu. 

Tabii Sezin'e bakmaktan dersi dinleyemiyordum ki. Onun yumuşak ve tatlı sesini bir kez daha duyabilmek istiyordum...

Ben tabii bunları düşünürken ara olmuştu bile. Herkes gruplarıyla beraber dağılmıştı ve yine Sezin'le ikimiz kalmıştık. Bunun olmasını çok seviyordum işte. Rahat oluyordum onunla konuşurken. Onunla yalnız kalmaya, onun saçlarını, gözlerini izlemeye bayılıyordum. Belki de daha fazla belli edebiliyordum, onu sevdiğimi. Bu sefer, ilk o yanıma gelmişti. "İnsan özlüyor ya." dedi gülümseyerek. "Ben de özlemişim." dedim tebessüm ederek. "Çıkışta dolaşalım mı biraz?" diye sordu heyecanlı bir şekilde. Gerçekten şaşırdım. Bana bir plan sunmuştu. Beni gerçekten önemsiyordu. Ya da hayal dünyamın bir ürünüydü bu. "Neden olmasın." diyerek sırıttım. "Anlaştık o zaman." diyerek sarıldı. Sarılması her defasında daha doğal ve daha narin oluyordu. Kalbini fiziksel olarak hissetmek tarif edilemez bir duyguydu gerçekten.

 Diğer derslerde, ben derslere odaklanmıştım ama beni izlediğinin farkındaydım Sezin'in. Ben bunları düşünüp, kafamda hayal kurarken, sonunda akşam olmuştu. Sezinle yaşayacağımız her yeni şeyin hayalini kurmaya dalmıştım. O sırada kantinden ikimize kahve almıştı Sezin. Bu kız beni niye bu kadar güzel tanıyordu ki. Sadece iki gün geçmişti ve bizim birbirimizi önemsememiz fazla garip geliyordu bana. O sırada beni "Açelya, hadi kalk canım. Bak sana kahve aldım." diyerek uyandırdı tatlı sesiyle. Bana canım demişti. Şoka girdiğimi belli etmemeye çalışıyordum. Ben bu kıza nasıl hayran olmayaydım ki şimdi. "Kalktım, kalktım. Sabırsız şey seni." diyerek aldım elindeki kahveyi. O sırada ise uykusuzluğunun gittiğini fark ettim Sezin'in. "Bu sefer sen mi uyuyamamaya başladın?" dedi alaycı bir ifadeyle. 

Gülümsedim ve "Öyle oldu ya." dedim. O sırada sınıftaki piyano gözüme çarptı. "Dün akşam, sen gittikten sonra, en sevdiğim şarkılarından birisini çalmıştım. Bilmem dinlemek ister misiniz Sezin hanım?" diye sordum ufak bir tebessümle. "Hünerlerinizi görmek isterim." dedi gülümseyerek. "Sizi memnun ederim umarım." dedim yüzümde aptal bir sırıtışla. O sırada oturdum piyanonun başına. 

'Başıma gelenler,

Hep senin yüzünden.

Ne istedin, 

Benim sevgimden?'

Sezin, beni hoş ve tatlı bakışlarıyla izlerken, şarkıya eşlik ediyordu aynı zamanda. O sırada yanıma bir sandalye çekip, güzel sesiyle şarkıya devam etti.

'Yıkıldım artık ben,

Sevemem yeniden.

Başıma gelenler,

Hep senden...'

Çalarken onun bana eşlik etmesi, eşsiz bir duyguydu. Bu şarkıyı bilmesi bir yana, sesinin bu kadar güzel olduğunu ilk defa görmüştüm. Duygularım, tavana eşsiz bir seviyeye çıkmıştı ve Sezin'e daha çok hissettirerek çalıyordum şarkımızı. Onu sevdiğime emin oluyordum iyice. Belki de ikimizin şarkısı olacaktı... 

Biz Sezin'le sıradan insanlar değildik. Biz birbirimiz için yaratılmıştık ve hayatımız birbirimiz için yazılmıştı. Biraz saçmaydı ama saçmalamakta aşkın bir parçası değil miydi ki?..





Ölümün Kıyısından | -gxg-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin