Sabah olmuştu. Bir otel odasında, çift kişilik yatağın üzerinde uyuyordum. Aleyna kalkmış, banyoya girmişti. Ben ise, içimde Açelya'ya duyduğum özlem ve pişmanlığın karıştırılmış haliyle acı çekiyordum.
Dün gece yaşananları, sanki Açelya ile yaşamış gibiydim. O kadın gerçekte Aleyna olsa bile, benim gözlerimdeki kişi Açelya'ydı. Eroini de bu yüzden kullanmaya başlamamış mıydım zaten?
Banyodan çıkmıştı o sırada Aleyna. Bana gülümseyen bakışlarıyla "Güzel geceydi. Bunun da bir ödülü var tabii ki." diyerek yatağın karşısındaki masadan çantasını aldı. İçerisinden 2 paket toz çıkartarak yüzüme doğru attı.
"Beni memnun edersen, daha fazlasını veririm sana." demişti alaylı bir surat ifadesiyle. Gittikçe onun kölesi olmaya doğru adım attığımı fark etmeme rağmen, daha bir günde tanışmış olduğum ve bana iyi geldiğini sandığım eroinin cazibesine dayanamıyordum.
Sonrasında ise üzerine bir şeyler geçirerek, odadan çıktı. Yüzünde olan iğrenç sırıtışa aldırmadan odanın kapısını kitledim ve...
Hayal dünyasının etkisindeydim bile. Bir anda Açelya gelip beni yatağa itmişti bile. Elimden eroin paketini alarak, "Bunu mu istiyorsun?" diye sordu hafif sinirli bir şekilde. Açelya'ya sinirlenip elinden almak üzere üstüne atladım.
"Ver şu siktiğimin malını Açelya!" çıldırmıştım resmen. Kendisini görebilmek uğruna atıldığım bu yolda, Açelya'ya bile posta koyuyordum.
Beni acı dolu bakışlarıyla süzmüştü. Gözlerine inanamayan bakışlarının altında eziliyordum sanki. Sinirlerini kontrol etmeye çalışan ifadeyle bana bakarak:
"Bu uyuşturucuyu benden daha çok mu arzuluyorsun Sezin?" diye sordu. Ne diyeceğimi bilememiştim. Korkak bakışlarımı üzerinde gezdirirken, elimden aldığı uyuşturucuyu üzerime fırlattı ve "Artık hep senin, bitir bakalım kendini böyle. Nasıl olsa seni yukarıda bekliyor olacağım."
Bunu dedikten sonra, bir anda kaybolmuştu Açelya. İçimde anlam veremediğim bir sürü şey yaşanıyordu. Ve bırakmam gerekirken, bu olayı unutmak için daha çok sarıldım eroine. Yaptığım hataların ardı arkası kesilmiyordu ve hiç pişman hissetmiyordum.
Eroinin yaşattıklarını unutmak için yine eroine başvuruyordum. O kadar acizdim ki, acizliğimi bile eroinle -ya da ileride daha da başka uyuşturucularla- yok etmeye çalışıyordum.
Bu yaşadıklarım bir döngüye saplanmış gibi, bozuk bir plak gibi, tekrar ediyordu.
-Açelya paketleri yüzüme fırlatır ve gider.-
Acizliğim bedenimi sarmış, duygularım ve pişman olma yetim kaybolmuştu sanki. Her saniye katıksız bir orospu çocuğuna dönüşüyordum. Açelya'ya kavuşmak, onun bedenini bedenimde hissetmek içindi bütün bunlar.
Sonunda Aleyna'nın kölesi ve "seks işçisi" olmuş olsam da, Açelya'ya kavuşmak için her şeye değerdi.
Bu kafada geçirdiğim süreçte ise, doyumsuzlaşmaya ve daha fazlasını aramaya başladım. Aleyna'nın "seks işçisi" olarak swinger partilerinde sürtüyor, boktan bir uyuşturucu için bedenimi tepsiyle sunmaktan çekinmiyor; aynı zamanda zevk alıyordum.
Yaklaşık 8 ay içerisinde, 200'den fazla bu tarz partilere katıldım. Kadın, erkek, trans, cisgender fark etmeden yatmadığım kimse kalmadı.
İnan bana Açelya, senin yokluğunu 200'den fazla parti ve kişi kapatamıyor. Senin halüsinasyonların bile, onlardan daha fazlasını veriyor bana sevgilim.
En çokta Lidya ablayı kırdığım için pişmanım. Kaybettiğim yetileri uzun zaman sonra tekrar kazanınca fazlasıyla anlıyorum ne bok yediğimi.
İşte neredeyse 8 ay sonra, yolda karşılaştım onunla. Yalan söylemeyeceğim, ilk görüşte gözlerim doldu. Uzun zaman olmuştu gerçekten şevkat ve sevgi görmeyeli. Sımsıkı sarıldım ona. O da karşılık verdikten sonra, yürümeye başladık.
İkimiz de yerin dibine girmiştik sanki. Çıt çıkartmadan yürüyorduk İstanbul sokaklarında. Bir ara sokağa girdiğimizde beni durdurdu ve endişeli bir şekilde sordu: "Sen uyuşturucu mu kullanıyorsun?"
Duygularım yeniden buhar olup uçmuştu sanki. Kolumu sertçe tutan Lidya ablanın kolunu alıp duvara yasladım. "Evet kullanıyorum. Ne var?" demiştim kontrolden çıkmış bir şekilde.
Lidya abla afallamıştı. Beni daha önce hiç böyle görmediğine eminim. O da beni sakinleştirmeye çalışırcasına: "Sezin kendine neden böyle yapıyorsun? Bak anlıyorum, ikimiz de canımızı kaybettik. Ancak uyuşturucu sadece belirli bir yere kadar götürür. Ya sonra ne yapacaksın? Hiç mi düşünmüyorsun kendini?" diye soru yağmuruna tutuyordu beni.
Gittikçe daha çok sinirleniyordum. İkimizin de canıymış, hah! Lidya "abla" benim yaşadığımın onda birini yaşamamıştır diyordum.
"Kafama sıçayım."
Daha da sert duvara bastırmaya başlamıştım onu. Canını yaktığımın farkındaydım ve bundan zevk alıyordum. En sevdiğim, benim için anne figüründen farksız olan Lidya ablayı, kendi ellerimle öldürmeye yelteniyordum.
Bağırmaya başlamıştım. "Anlayamazsın tamam mı?! Benim her şeyimdi. Benim hayatımdı lan o! İkimiz diyorsun bir de. SEN NE ANLARSIN ACIDAN?! BEN ANLIYORUM, BEN YAŞIYORUM VE BEN ÖLÜYORUM, SEN DEĞİL!"
Bir şey demesine müsaade etmeden onu yere doğru sertçe ittim ve uzaklaştım. Gözüm kararmıştı. Belki de öldürmüştüm, bilmiyorum. Ancak umurumda değildi. Tek düşüncem Aleyna'nın vücudu ve tabii ki eroindi.
Hemen telefonumdan Aleyna'yı aradım ve onu istediğimi söyledim. Onu tatmin etmek için yalvarırcasına konuşarak hızlıca ikna ettim. Neyse ki artık otelde değil de evinde sevişiyorduk.
Onun evine ondan önce gittim ve bedenimi onun arzulayacağı bir biçimde hazırladım. Geldiğinde ise, güzel bir seks ve sonrasında eroini hayal ederken. İki tane eroin verip, siktiri çekti bana.
Kapısına dayandığımı hatırlıyorum. Kıracak bir şekilde saldırıyordum ancak pes ettim. "Orospu çocuğu" diye son bir küfür savurduktan sonra, barları dolaşmaya başladım. Cinsel tatmin arzum öyle bir artmıştı ki, önüme çıkan ilk varlığa teslim olacaktım.
Taksimdeki bir bara attım kendimi ve avımı aramaya başladım. Çok uzun sürmeden, sarı uzun saçlı ve sakalları uzun 30 yaşlarında bir adama yanaştım. Cilveli hareketlerimle direkt onu üzerime çektim ve evine gitmemiz için yaptığı teklifi kabul ettim.
Evine doğru giderken, bir orman yoluna saptık ve orada devam ettik. Ancak rahatsızdım, bedenim istememeye başlamıştı onu. Açelya'nın bedenimde ve zihnimde kurduğu dominasyon, hareketlerimi kısıtlıyor ve uyanmama sebep oluyordu. Hem de her şeye...
"İnmek istiyorum." diye bağırdığımda bir karşılık alamamıştım. Arabayı durdurduğunda, boğazıma zorla yapışmıştı şerefsiz. En sonunda dayanamayıp, arka cebimdeki çakıyı sapladım onun sırtına.
Yavaş yavaş kan yığınına dönüşen cesedini görmek, zordu benim için. Alışkın değildim böyle bir şeye ve yavaşça hareketsizleşen o bedene bakarken, tatmin olmaktan çok yenilginin hissiyle yanıp tutuşuyordum.
Ettiğim ihanetler, uyuşturucu parası için bedenimi -altın tepsiyle- sunduğum insanlar ve dahası. Açelya'nın ölümüne ettiğim saygısızlık, Lidya abla...
Bu acıları kaldıramıyordum. Fazlasıyla ağır geliyor, neler yaptığımı düşününce duygularım yerlerine tekrar oturuyordu. Cesedi tekmeleyerek ağaçların arasına götürdükten sonra, onun arabasıyla mezarlığa doğru yola çıktım.
Bu yazdıklarımı Açelya'nın kitabına doldurmamın sebebi de bu. Ben geleceğimi öldürdüm, geçmişi zaten öldürmüştüm. Bu sefer eroini zevk için değil, yanına gelmek için kullanacağım sevgilim.
Umarım affedersin yediğim bütün bokları. Bütün itirafnamemi hazırlayıp sunuyorum sana. Gerçekten pişmanım, bu duyguları yeniden kazandım ve bu sefer cesedim dahil her şeyim sadece sana ait olacak. Söz veriyorum...
-SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Kıyısından | -gxg-
Romance'Sen bir sanatsın, bir melodi gibi hayatıma renk katıyorsun...'