Bölüm 5 | Şüpheli kadının ölü kızı

146 126 84
                                    

***

Her gün bir bölüm atıyorum ki kitap güncele girsin. Bölümler az diye kitabı okumuyorlar.

Nasılsınız? İyisinizdir umarım.

16:47

***

Mariposa'ya geldikten 1 hafta sonra


"Evde kimse var mı?" Kapı sabahtan beri inatla çalınmaya devam ediyordu. Ben bakmamakta ısrarcıydım ama kapıyı çalan kişi benden de ısrarcıydı. Evde tek olduğum için hiç açasım gelmiyordu. Kayı kış yaklaştığı için ormana odun kesmeye gitmişti ben ise evde kalmayı tercih etmiştim. Berlin ile konuşup yazacağımı söylediğim yedi temel duygu adlı kitabın ilk bölümünü şimdiden yazmaya karar vermiştim çünkü işlerin bir an önce bitmesini istiyordum. Bir an önce bitsin ve bu lanet ülkeden defolup gideyim. Ama şu saatten sonra Kayı ile odun kesmeye gitme düşüncesi daha güzel gelmeye başlamıştı. 

Kapı hala çalmaya devam ederken elimde ki tüylü kaleme bir bakış atıp masaya geri koydum. Rahat bir nefes aldırmayacaktı şu kapıdaki kişi. Ayağa kalkıp yavaşça beyaz eskimiş perdenin köşesini kıvırdım, kimin geldiğini görmek için kafamı eğdiğimde yakınlarda oturan bir kadın yüzünde ki garip ifadeyle elini havaya kaldırmış kapıya art arda vuruyordu.

"Kayı bey, evde misiniz?" Perdeyi kapatıp kapıyı açmaya gittim. Ne derdi varsa kapıyı kıracak gibi çalıyordu. Kapının ahşap kulpunu aşağı indirip kadınla yüz yüze geldim ve yüzüme yapmacık bir gülümseme ekledim. Beni görünce kapıyı çalmak için kaldırdığı elini indirip omzumun üzerinden eve baktı.

"Kayı bey evdeler mi acaba?" Sakin bir ifadeyle kafamı iki yana salladım. 

"Hayır, bir işi çıktı." Kafasını sallayıp başındaki şalını düzeltti. "Bir şey sormak için gelmiştim de."

"Bana da sorabilirsiniz efendim." Kollarımı önümde bağdaştırıp kapı pervazına yaslandım. "Ne kadar da saygılı bir leydim var." Berlin, bu kadın birisine çok benzemiyor mu? "Kime leydim?" Bilmiyorum, sadece tanıdık bir yüzü var.

"İki gün önce kızım ortadan kayboldu, pazara gitmek için evden çıktı ama hala geri dönmedi. Komşular en son buralardan geçtiğini söyleyince görüp görmediğinizi sormak için geldim." Polen? Polen'in annesi. Ben de diyorum kime benziyor bu kadın.

"Hayır görmedim, eve daha yeni taşındığımız için pek dışarıya çıkmıyoruz." Kafasını sallayıp son kez omzumun üstünden evin içine baktı. Ardından teşekkür edip bahçe kapısını aralayarak arkasına bakmadan gitti. Beş saniye daha evimin içine baksaydı, içeriye alıp onu öldürecektim.

"Hmm... Leydim. Şüphelendi mi dersiniz?" O kadar zeki bir kadın değil Berlin. Azıcık aklı olsaymış komşulara sormak yerine askerlerden arama için yardım istermiş. "Haklısınız leydim, sormam hata."

Giden kadının arkasından bakmak yerine kapıyı kapatıp yatmak için kullandığımız odaya girdim. İçerideki boğuk havayı dağıtmak için camı açtıktan sonra dışarıda gelen giden var mı diye bir kaç saniye taşlı yolu izledim ama kimsecikler yoktu. Kimsenin gelmediğinden emin olduktan sonra siyah elbisemin eteklerini toplayıp yere diz çöktüm. Zemine yapılmış kapının kulpunu tutup kaldırdığım anda rutubet ve çürük kokusu evi sardı. Daha yeni temizlemiştim lanet odayı. Yine neyin çürüdüğünü düşünürken ahşap merdivenlerden inip son basamakta aşağıya atladım.

Nefretin TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin