Bölüm 9 | Yorgun kızın sessiz katliamı

109 113 60
                                    


Medya: Belda'nın sahiplendiği köpek

Nasılsınız? İyisinizdir umarım.

22:00

***

Çok geç kalmıştım. Karanlık çoktan çökmüş, vahşi hayvanlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Gecenin önlenemez karanlığında rastgele Eres'le yürüyor, evimin yolundan gittiğimi düşünüyordum. 

Eres, yeni aldığım köpeğim. 

Evimizi güvende tutacak, birisi yaklaştığında bize uyarı verecekti. Öyle yapacağını umuyordum doğrusu. "Hayvanın midesinde uyanmayın da." Satıcı adama en sadık köpeği istediğimi söylediğim de Eres'i vermişti. Eğer yalan söylemişse onu bulur, Eres'in midesine gönderir, kemiklerinden de gübre yaparım.

"Biraz daha orman da kalırsan kurtlara yem olacaksın." Eres'in kafasını okşayıp boynuna bağlanmış halatı çözdüm. Eğer sadık bir köpek değilse, şimdiden gidebilirdi.

"Eres, otur." Boyumu geçen koca vücudunu komutumla yere koydu. "Aferin oğluma." Kafasındaki tüylerini okşayıp öptüm. İnsanlar hissedemiyor olsa bile, hayvanlar hala bütün duyguları hissedebiliyordu. Kafasını elime sürtüp yaladığında geri çekildim. Giydiğim pelerini üzerimden çıkartıp etrafı kolaçan ettikten sonra Eres'in burnuna tuttum. Hava karardığı için yolumu bulmam imkansızlaşmıştı, Eres'in bu konu da bana yardım edebileceğini düşünüyordum.

"Kokla, kokla ve evi bul." Gözlerimi kısıp pelerini koklamasını izledim. Dişleri fazla sivriydi, diğer köpek türlerine göre de büyüktü. Çok asil bir köpekti Eres. "Aynı leydimiz."

Kulaklarını havaya dikip kafasını ormanın derinliklerine çevirdi. Yürümeye başladığında, ensesindeki tüylerinden tutup peşine takıldım. Yerleri kokluyor, ardından etrafa bakıp yürümeye devam ediyordu. Ara sıra elimi kafasına koyup okşuyordum ki bana erkenden alışsın. 

Gözlerimi ormanın karanlığında gezdirirken, Eres'in bir anda durmasıyla ben de durdum. "Ne oldu oğlum?" Kafasını oradan oraya çeviriyor, bir şeyler arıyormuş gibi duruyordu. Kuyruğunu aniden havaya diktiğinde bir şeylerin ters gittiğini anladım. "Biri yaklaşıyor." Adım seslerini duyuyorum. Çamura batan ayak seslerini, her adım atışında damlaların yere düşüp çıkarttığı o sesi. Bir kişi var.

"Belda! Belda!" Kayı? 

"Kayı? Neredesin Kayı? Sesime gel." Kayı neden buradaydı? Sesi korkmuş gibi çıkıyordu, sanki yardım istiyordu. Adım sesleri hızlandığında Eres'in kafasını okşayıp ben de yürümeye başladım. "Otur Eres." Onu arkamda bırakıp bir iki adım attıktan sonra olduğum yerde durdum. Elim cebimdeki hançere uzanırken, Kayı'nın neden burada olduğunu sorguluyordum. "Komutan bir şey yapmış olmasın?" İmkansız, hala kontrolüm altında. 

"Belda, yardım et!" Sesi çok çaresiz çıkıyordu, sanki ağlıyordu.

"Neredesin Kayı? Ağlama geliyorum yanına, bekle beni." Koşmaya başladığımda, Eres havlayıp yanımda ilerlemeye başladı. Gitmekle hata mı yapmıştım? Kayı'yı götürmemekle hata mı yapmıştım? Onu komutanla bırakarak hata mı yapmıştım? Nerede hata yaptım, nerede?

Nefretin TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin