Bölüm 7 | Ölü insanlar daha güzel gözüküyor

137 120 49
                                    

İyi günler efendim.

Nasılsınız? İyisinizdir umarım.

16:41

***

Kabus dolu rüyalarla savaştığım bir kaç saatlik uykumdan uyandığımda, karşımda Kayı'nın suratını görmeyi beklemiyordum. 

"Dibimde ne halt yiyorsun?" Gözlerimi kısıp sorduğum soruya karşılık yanaklarını şişirip geri çekildi. "Sincaba benziyor." Evet, sen de kuyruğuna basılmış kedilere benziyorsun. "Kedilerin antik mısır da tanrı oldukları söylenir." Sen tanrı değilsin Berlin. "Bilmem, değil miyim?" Değilsin.

"Sadece bir şeye bakıyordum." O bir şeye yüzümde mi bakıyordu? Ayağa kalkıp gittiğinde boş boş arkasından bakmayı bırakıp yattığım yerden kalktım. Olduğum yerde gerinip uyuşan kaslarımı gevşetirken aşağıda çığlık atan Komutanı uyarmak için bir kaç kere yere vurdum. Dünden beri ses tellerini parçalayacak kadar bağırmıştı. Alen'i öldürmek ona zor gelmiş olmalıydı. Tam da istediğim gibi.

Sızlayan kaslarımı gevşetmek için biraz daha gerinip olduğum yerde bir kaç hareket yaptım. Sırtım ağrıyordu. Samanlıkta ve yol kenarlarında çok yattığım için sert zeminde yatmak vücudumu fazla rahatsız etmiyordu. Yine de sabahları uyandığımda sırtımda ve bacaklarımda hafif sızılar hissedebiliyordum. Belki de dün bütün gece durmadan kayıyla çalıştığımız için bu kadar ağrıyordu. Neredeyse hiç dinlenmemiş işimiz bitene kadar da yemek yememiştik. Arka bahçenin yarısını temizledikten sonra da eve dönmüş bir şeyler yemiştik. Bu kadar yorgunluğa rağmen uyumamış bir de yatmadan önce yedi temel duygudan 'korku' duygusunu öğrenip nasıl hissettirdiğini çözmeye çalışmıştım. Çözmüştüm de. Bu kadar kolay çözmemde komutanın da katkıları vardı sağ olsun.

Korku, İnsanın ses tellerini yırtacak kadar bağırmasına sebep olan bir şeydi. Gözlerini yerinden pörtletir, yüzlerini feri sönmüş hayaletlere çevirirdi. Aynı komutan ve Alen gibi. Bu korku denen duygu en gururlu insanın bile gururunu basit bir kapı paspasına çevirecek kadar kuvvetli bir histi."Belki de sadece leydimizden korkuyorlardır." Onları korkutacak bir şey yapmadım. "Tabi canım, hiç yapar mısınız?"

Ayağımın altındaki zemine bir kaç kere daha vurup son uyarımı yaptım. "Bir kere daha sesini duyarsam komutan, kendi parmaklarını yerlerden toplarsın." Sesi anında kesilmişti. Güzel, korkuyu hissedebilen insanlardan olması çok işime yaramıştı. Üst rütbelerde biriydi komutan. Daha bir çok duyguyu hissediyor olmalıydı.

"Belda, yemek yedikten sonra arka bahçeyi temizlemeye devam edelim. Ondan sonra odun kesmeye gideceğim." Kafamı sallayıp giden Kayı'nın arkasından yatakları topladım. Yemekleri o hazırlıyordu, ben nasıl yapılacağını bilmiyordum. Hayatımda hiç mutfağa girmemiştim. İznim yoktu benim mutfağa girmeye. Acıktığım da yemek artıklarını yiyebiliyordum sadece. "Şimdi onların hepsi yemek oldu." Evet, çürümüş bedenlerinden çıtır çıtır etler yaptım.

"Kayı ben aşağıya iniyorum, Komutana da bir şeyler hazırla. Onunla daha işim var açlıktan ölmesini istemeyiz."

"Zıkkım yesin." O bile fazla Kayı, emin olabilirsin.

Zemindeki kapıyı açıp beklemeden aşağıya indim. İndiğim anda Komutanın titrek ve yalvaran sesi kulaklarıma ilişti. "Bırak beni gideyim! Yemin ederim kimseye söylemeyeceğim.

Nefretin TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin