Şarkı - Little Mix- Salute
Önceki bölümdeki yorumlarınız için teşekkür ederim^^ Yorumlarınızı gördükçe sevinç dansı yapmak istiyorum :D adfjshs
Iyi okumalar ^_^
—-
Alış veriş merkezine adımımı attığımda, gözüm direkt olarak Andrew'e yiyecekmiş gibi bakan kızlara gitmişti.
Hadi ama(!)
Gözlerimi Andrew'i kesip doğrayan kızları izlerken, ayaklarım Andrew'in kontrolündeydi sanki. Kolumdan tutmuş, beni hızlı hızlı sürüklüyordu. Bu haline karşı her ne kadar gözlerimi devirmek istesem de, derin bir iç çekmekle yetindim.
Beni bir mağazaya sürüklediğinde, hayranlıkla içeri girdim. Her tarafta mankenler duruyordu ve elbiseler birbirinden güzeldi. Hemen rastgele bir reyona koşup kendime elbise bakmaya başladığımda, aklımdaki tek şey, Andrew'in şu anda ne yaptığıydı. tamam, çocuk yakışıklıydı. Sevgilim de olabilirdi ama bu, ona bakan kızların gözlerini oyma isteğime engel değildi.
Askıların arasından beyaz bir elbiseyi elime alıp incelemeye başladım. Beyaz ve uzundu. Omuz taraflarından bel kısmına kadar, dantel işlemeleri olan bir elbiseydi. -Multi- Sade ve şık. Tam istediğim gibi.
Arkamı döndüğüm anda, Andrew'in omzuna çarpmam bir olmuştu. Gülümseyerek ona baktım. Alaycı bir sırıtışla karşılık verdi ve elindeki elbiseleri bana uzattı.
Ben elbiseleri koluma alırken, "Bunları dene. Seni bekliyorum." dedi ve benimle birlikte kabine doğru ilerlemeye başladı. Ben kabine girerken, o da kabinin karşısındaki koltuğa kurulmuştu.
Hızlıca üzerimdekileri çıkarırken, bu çizmeleri giydiğim için kendime sövüyordum. Sırf üşendiğim için ayakkabı dolabına gitmeyip, vestiyerdeki ayakkabılardan almıştım ve gerçekten sıkıyorlardı.
İlk olarak en üstteki mavi elbiseyi geçirdim üzerime. Aynada kendimi incelerken, yakıştığını farkettim. Elbise taşlar üzerine yapılmıştı sanki. Hafif olsa da, her tarafı taşlarla döşenmişti. Kolları dantel gibiydi, yarım kolluydu. Güzeldi aslında.
Kabinden çıkıp Andrew'e baktım. Etrafımda bir prenses edasıyla döndüğümde, "Seni büyük göstermiş, değiştir" dedi. Oradaki kızlar kıkırdarken ufkayarak kabine geri döndüm.
Üzerimdeki elbiseyi çıkarıp, siyah olanı denedim.
Hafif dekolteliydi bu elbise, Omuzlarında, iki yanında da kurdaleler vardı. Belinden geçen şeffaf kemerin tam ortasında, çiçek desenleri vardı.
Kabinden çıkıp tekrar Andrew'in karşısına dikildim.
beni uzunca süzdükten sonra "Diğeri" dediğinde kızlar yine kıkırdamaya başladı. Sinirlenerek ellerimi yumruk yaptım ve geri döndüm. Kızlara, gülmeleri için malzeme veriyordu resmen!
İçeri girip mor elbiseyi üzerime geçirdim bu sefer. Göğüs kısmı düzdü, yani dekolte denilebilecek birşey yoktu. Işıltılı ve asildi. Kabinden çıktım, "Olmamış" dedi. Kızlar, kıkırdamaya devam ederken, ona, ben sana göstereceğim, tarzı bir bakış atıp içeri geçtim.
Üzerime beyaz elbiseyi geçirdikten sonra, lütfen bu sefer kabul etsin, dedim içimden. Kabinden çıkmadan önce zarif elbiseyle aynaya baktım ve çıktım.
Beni uzunca süzdü. "Bu iyi. Alıyoruz" dedi eliyle kıza işret verirken. Kız bana doğru gelirken, arkasına baktı ve Andrew ona göz kırptı.
Ben senin o gözünü oyacağım Andrew.
—-
Sonunda kasaya ödemeyi yapıp alış veriş merkezinden çıktık. Yüzüme aniden çarpan soğuk hava dalgası ile titrerken, arabaya doğru yöneldim.
Arabaya bindiğimizde radyoya uzanıp rastgele bir frekans açtım.
"Bu bizim şarkımız olsun mu Andrew?" diye sordum. Gelecek şarkıyı bilmiyordum ama okuduğum hikaye ve izlediğim filmlerin hepsinde böyle oluyordu.
Dediğim gibi, şarkı hakkında en ufak fikrim yoktu. Burada ne alaka olduğunu bilmiyordum ama, İsmail Yk'dan Allah Belanı Versin şarkısı falan da çalabilirdi.
"Tabii" diye cevap verdi Andrew. O anda R5- Loud çıkınca, içimden çığlık atmak gelmişti. Ben kendimden geçmiş bir şekilde şarkıya eşlik ederken, Andrew arada sırada başını bana çevirerek gülümsüyordu.
Şarkı bittiğinde, bir anda frekanstan garip garip sesler gelmeye başladı.
Radyoyu çevirmeyi denediğimde, yine aynı gıcırtılı ses geliyordu. Dışarıda büyük bir fırtına başlamıştı.
"Has-" dedi Andrew sinirle kornaya vururken. Sözünü yarıda kesmişti. Devam etmemesine sevinmiştim ve Ona her ne kadar küfür etmemesini söylemek istesem de, içinde bulunduğumuz durum ve kaza yapma riskimzin her geçen saniye artması nedeniyle söylemeyip çenemi kapalı tuttum.
"Neler oluyor?" diye sordum kendimi tutamayarak.
"Lanet fırtına yine başladı" dedi Andrew.
Yolda yavaş yavaş ilerlerken, Önümüze bir anda çıkan araba ve yana savrulmamızın etkisiyle, kafamı vurmam ve büyük bir ağrı eşliğinde bilincimin kapanmaya başlaması bir olmuştu.
—
Fikirlerinizi belirtin lütfen, onun dışında Ask.Fm hesabımı aktif hale getirdim, ask.fm/xmylife5sos *_* Sorularınız varsa, bana oradan da ulaşabilirsiniz :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Ne Çeşitsin?
AléatoireTüm hakları yastığımın altındaki defterimin 16.sayfasının 6.satırının 2. cümlesinde saklıdır. © Beril, 18. yaş gününe tam 1 ay kala başka bir ülkeye gitmek zorunda kalınca, işler iyice değişir. ''Sen ne çeşitsin ya?'' diye sorduğumda sırıtması iyic...