19- Mükemmel

245 20 4
                                    

Multimedya: bakmaktan bir hal olduğum fotoğraf :D

Onun dışında açık sözlü olacağım, ilk bölüme gelen 1,04K okunmadan sonra son bölümün sadece 40 okunma alması, beni üzmüyor değil, zaten çok birsey istemiyorum sizden, sadece oy vermeniz yerer bana.

Iyi okumalarr ^^

-----

Ensemde hissettiğim nefesle arkama döndüm. Mışıl mışıl uyuyan Andrew'i gördüğümde gülümsedim. Uyuyuşu cidden çok masumdu. Ve UYUYORDU. Altını çiziyorum, Uyuyor.

Sanırım.

Ben onu böyle izlerken bir anda beni belimden tutarak kendine çekti ve gülerek öptü. Dudağının üzerine gülümsedim.

"Yaa Bücür " dedi mırıltılı bir sesle.

"Efendiim" diye cevap verdim ama sesim fazla neşeli çıkmıştı.

"Uyusana sen yaa.. Saat daha..." dedi ve duvardaki saate baktıktan sonra "...saat daha 9." Diye ekledi.

Bu haline gülerken "Hadi kalk uykucu" dedim

Mırıltı sesi hâlâ devam ediyordu. "Hayır. Bir iki üç dört beş altı yedi sekiz dokuz dakika daha" dedi.

"O ne ya?" Diye cevap verdim gülerek.

"Bir iki üç dört beş altı yedi sekiz dokuz dakika işte. Hadi uyu bücür."

Çeviri: 123456789 dk

Daha fazla gülmeye başladım. Tam ayağa kalkmak için hareketlendiģim sırada beni kollarımdan tutup tekrar yatırdı ve üzerime çıktı.

"Beni uyutmamanın bir bedeli olacak Bücür " dedi ve bileklerimden tutarak kollarımı, kollarıyla birlikte arkaya sabitledi.

"Naynn nolamazz nayırr ölmek için çok gencimm" diye bağırdığımda yüzünü buruşturdu ve üzerimden kalkıp tekrar yanıma uzandı.

''Dua et ki bu gün neşeli günümdeyim. Yoksa benden çekeceğin vardı Bücür.''

Gülümsedim. Bu sabah ne çok gülümsemiştim öyle.

"....ama bana bir Özür borcun var, " diye devam ettiğinde kafamı sağ tarafa çevirip şaşkınca ona baktım.

"Ne için?" Diye sordum fakat sesimin Sanki bana küfür edilmiş gibi şaşkın çıkmasına engel olamamıştım.

"Beni dinlemedigin için" dedi yüzünde anlamsız bir ifade varken.

"Hangi konuda?"

"Şu Cenk salaģı konusunda."

Gözlerimi devirdim.

"Bu konuyu kapattığımızı sanıyordum."

"Hayır kapatmadık."

Tekrar ve tekrar gözlerimi devirdim.

"Tamam, Özür dilerim." Deyip konuyu savuşturduğumda iç çekti.

"Bak bücür, kuru kuru Özür ile olmaz bu işler. Bundan sonra daha dikkatli olursan fena olmaz hani."

"Pekii," dedim bitkin bir şekilde.

"Bücür, yapma ama. Sana demiştim demek istemiyorum ama sana demiştim. Çocuk az kalsın seni orada beceriyordu."

"Hey hey hey," dedim sesim titrerken. "Bu konuyu hatırlamak istemiyorum."

Kafasını bana doğru çevirdi, sol eliyle saçlarımla oynamaya devam ederken "Üzgünüm bücür..." dedi. "... Odunluk ettiğinin farkındayım ama yapacak birşey yok." Diye ekledi.

Kafamı ona iyice çevirip "biliyor musun..." dedim okyanus mavisi gözlerine direkt bakarken.

Mırıltılı bir ses çıkardığında devam ettim:

"Sanırım ben seni seviyorum."

Kaşlarını havaya kaldırdı. Gözlerini hafif kıstı ve bana baktı.

"Sanırım derken?"

Güldüm "Sanırım. Yani sana aşık da olabilirim fakat odunsun mandasın hatta Tam bir pisliksin ama galiba seviyorum."

Yüzünde alaycı bir ifade belirdi. "Hmm, o zaman sanırım ben de seni seviyorum."

Onun yaptığı ifadenin aynısını yaparak ona baktım.

"Sanırım derken?"

Güldü. "Sanırım. Yani aşık olma ihtimalim var fakat delisin, bücürsün falan ama galiba seviyorum." Dediğinde kan yanaklarıma hücum etmeye başlamıştı. Bir eliyle saçlarımla oynamaya devam ederken diğer eliyle yanağımı okşayarak "Çok klişe olacak ama, kızarınca fazla masumsun." Dedi.

Bir gün bu kadar mükemmel başlayamazdı herhalde.

-----

"Sakın seni Hayley'in yanında Görmeyeyim Andrew. Yoksa çok fena olur"

Gözlerini devirdi.

"Sayamadığım kez söylüyorum, tamam." Dedi bitkin bir şekilde.

Sinirle ona baktım. "Sen benim sözlerimi mi sayıyorsun?"

"Valla, 20.ye kadar Sayıyordum ama sonra yorulup bıraktım."

Açık Sözlülüğü karşısında gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.

"Iyi Andrew ne yapıyorsan yap." Diyip sınıfa gittim. Hiç uğraşamazdım onunla.

Sınıfa gittiğimde Cenk'in yanıma oturmaması için en arkaya, Mason'un yanına geçtim. Oraya oturmamla önümde adının Ashley olduğunu tahmin ettiğim kız bana sinirli sinirli baktı.

Ne var? Dercesine ona baktığımda, sen ne ayak? Diyen bir bakış attı. Sana ne, diye bir bakış atarak cevap verdim. Alayla gülümsedi ve kulağıma eğildi.

"Hayley ve Andrew şu anda ne yapıyordur sence?" Dedi ve önüne döndü. Cevap vermedim, veremedim de zaten. Boğazımda oluşan yumru, nefes almama engel oluyordu sanki. Yutkundum. Konuşma yetimi kaybetmiş gibi hissediyordum. Böyle bir şey olmazdı, olamazdı.

O sadece aklını karıştırmak istiyor, dedi iç sesim. Ilk defa haklı olduğunu farkettim.

Ilk başta söylediğim sözü geri alıyorum; mükemmel başlayan günler mükemmel gidecek diye bir şey yok.

----

Diğer Hikayem Sahte Sevgilim'e bakarsanız sevinirim^^ 3

Sen Ne Çeşitsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin