1.7

120 8 22
                                    

Özgür Asil'den...

Nefesimi tuttum, bir başka nefesi solumamak içindi. Ona bir rahatlama şansı verdim, içindeki zehir dudaklarından bana geçti sanki.

Dayanamadım, bir adım geri çekilip teması sonlandırdım. İçimde bir yerlerde anlamlandıramadığım bir şeyler kırılmıştı, neden masmavi gözler gelmişti gözümün önüne? Ayrılmıştık onunla, sözlü olmasa da o gün bitirdiğimizi ikimiz de biliyorduk. Peki neden ona ihanet ediyor gibi hissediyordum?

Dolunay arkasını dönüp yüzüme bile bakmadan eve doğru gitti ve beni yalnız bıraktı. Yağmurun ve rüzgarın hızlanması beraberinde gök gürültüsü ve fırtınayı getirdiğinde sürekli eğilen ağaçlara baktım, put gibi yağmurun altında dikilmek hoşuma gitmişti.

Kafamı yukarı kaldırdım, yüzüm yağmur damlalarının hedefi oldu. "Çok hatalıyım farkındayım ama yardım et, n'olur..?"

Konuştuğumda dudaklarımdan süzen damlalar yerle buluşmuştu. Hissettiğimi anlatmak bile zordu, az önce her şeyi daha da bok etmiştim. Neden çekmiştim kendimi? Berbat bir bakış açısı da olsa ona yardım edebilirdim, kendini rahatlatması için beni kullanmasına izin vermeliydim.

Bir balyozla daha vurmuştum kalbine, kalp daha fazla kırılamayacak kadar tuzla buz olduğunda vurulan darbeler nereye gidiyordu?

Bağırdım, bir haykırıştı. Geçirdiğim kaçıncı krizdi sahi?

Eve yürüdüm, her yerim sırılsıklamdı. Eve girdiğimde Dolunay'ı ıslak haliyle koltukta otururken buldum, elleriyle oynuyordu. Kafası eğikti, bana dönüp bakmadı bile.

Gözlerimi yumdum, dudağımı dişledim. Gözlerimi tekrar açtığımda dudaklarımdan istemsizce döküldü sözcükler. "Özür dilerim."

Dolunay hemen kafasını bana çevirdi, kafasını iki yana salladı. "Neden özür diliyorsun? Sana kötü hissettiren benim. Meltem'e ihanet etmiş gibi hissetmenin sebebi benim. Özür dileyecek bir şey yapmadın."

Pişmandı, geri çekilmem ileriye giden bütün adımlarının önüne geçmişti. Derin bir nefes aldım. "Hem kendine çekip hem de kendini geri çeken kişi benim. Dengesizliğim yüzünden özür diliyorum."

"Boş ver." dedi sakince. "Hiçbir şey için çabalamayacağım, seni ikna da etmeye çalışmayacağım. Sadece iyi şeylerden konuştuğumuz birkaç günümüz olsun. Seninle son anlarımı kötü bir şekilde hatırlamak istemiyorum."

"Olur, güzel anılardan bahsedelim sadece." dedim yanına otururken. Her şeyi kestirip atmıştım.

Sırılsıklam olmamız ikimizin de umrunda değildi. Ama en sonunda bunu umursayan kişi Dolunay olmuştu, yanımdan kısa süreliğine kalkıp elinde iki battaniyeyle döndü ve bir tanesini bana uzattı. Battaniyeyi alıp bedenime sardım, ne kadar üşüdüğümü battaniyeye sarılınca daha iyi anlamıştım.

Dolunay gözlerini yumdu. "İyi bir anımı hatırlamaya çalışıyorum."

Onu bekledim, hatırlaması uzun sürmüştü. Olmayan pozitif enerjimin iyice çekildiğini hissettim.

"Bir keresinde ailemle lunaparka gitmiştik. Bayağı küçüktüm, her şey çok güzeldi. Mutlu bir yaşamımız vardı. Dönme dolaba bindik, yükselirken babam bana 'Sakın korkma, yanındayım.' dedi. En tepeye geldiğimizde olduğumuz kabin çok sallandı, beni teselli etmeye çalışan babamın korkudan ter döktüğünü gördüğüm anda gülmeye başladım. Babam neye güldüğümü anlamadı, dönme dolaptan indiğimizde koşarak çöp kutusuna kustu. Anlatınca o kadar komik olmuyor ama o anı yaşamak eğlenceliydi."

Anısı zihnini işgal ettiğinde hafifçe gülümsedi, babasının nasıl böyle kötü bir insana dönüştüğünü merak ettim. Biri nasıl kızını satmaya çalışırdı, aklım almıyordu.

Gördüm Seni~texting~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin