Özgür Asil'den...
Gördüğümün ardında yatan çok farklı gerçeklerin olduğuna her zaman inanırdım. Sokakta yanımdan geçen insanların olası hikayeleri, neler yaşadıklarını ve geleceklerini düşlerdim bazen. Sonra kendi hayatıma çevirirdim aynayı, kendimi görmeye çalışırdım. Ama benim de aynadan bir farkım yok gibiydi, insanlar beni peşlerinden sürüklerlerdi. Ben de hayat koşuşturmacasında yalnız kalmamak için kabul ederdim.
O düşündüğüm yaşamların ardındaki gerçeği bir kere de olsun görebileceğimi düşünmezdim, ben...bu kadar aptal olabileceğimi asla düşünmezdim.
Yok olan can...onun eseriydi...
Elimdeki kan ve sıcaklık...onun eseriydi...
Çektiğim her şey...onun eseriydi...
Ve ben, onun oyunun içinde tutmaya çalıştığı bir kuklaydım sadece. Çünkü biliyordum, bu bir aşk olamazdı. Bu olsa olsa hastalıktı.
Dolunay'ın ardından bizzat onun arabasıyla karakola giderken sürekli daldığım ve direksiyonu fazla sıktığım için yolları karıştırmış, trafikte aksaklıklara neden olmuştum. Son sözü aklımda yankılandıkça daha çok kapı açılıyordu zihnimin sularında.
Her şey...her küçük ayrıntı daha çok yerleşiyordu aklıma. Hatırlamıyordum ama hissediyordum, o gece yalnız olmadığımı ve aslında karşımdakinin bir katil olduğunu.
Direksiyonu kaç defa yumrukladığımı bilmiyordum, bu kadar aptal olduğum için kendime ne kadar küfrettiğimi de bilmiyordum. Tek bildiğim rahatlama ile rahatsızlık hissini aynı anda yaşamanın ne kadar berbat bir şey olduğuydu.
Karakola vardığımda oturup bekledim, etrafıma insanlar geldi. Zamanla koltuklar ve koridorlar doldu. Kendi ailem, Asır'ın ailesi, Meltem ve Tuğra...Hepsinin yüzünde değişik ifadeler vardı.
Dolunay'ı tanımayanlar sadece katil bulunduğu için garip hissediyordu ama Tuğra ve ben daha farklıydık. Onun yüzünde de benimkine çok benzer bir ifade vardı. Bir de korku hakimdi tabi ki. Dolunay'la bir iletişimi olduğu için kıçının yanacağını mı düşünüyordu?
Kimseye bir şey söylemeden yeri izlerken "Özgür, seninle bir şey konuşmam lazım." diyerek beni çekiştiren Tuğra'ya engel olmadım. Beni karakolun dışına kadar çekiştirdi. En sonunda serbest bırakıp karşımda dikildi. Gözleri doluydu, dehşete düşmüştü. Yüzünde iyi hisler hariç bütün hisler barınıyordu.
"O..." dedi ismini bile kullanmadan. Daha sonra yutkundu. "Bana kendi içkilerimden getirmemi söyledi, o içkiler...bildiğimiz içkilerden değildi. Sadece sen hatırlayamayacağın için seninle vakit geçirmek istiyor sanmıştım! Kahretsin Özgür, benim yüzümden! Özgür ben...siktir ya!"
"Kes sesini!" dedim buz gibi sesimle. Tek kelime etmememin acısını çıkarıyordum. Öfkem elbet birine patlayacaktı. Bu Tuğra olmamalıydı.
"Oyuna geldin." dedim sakin kalmaya çalışarak. "Aynı şeyi ben de yaşadığım için sana bir bok söyleyemem. Ama aptalsın! Ben de aptalım! İki koca aptal siktiğimin oyununu fark edemedi! Sikeyim bizim aklımızı!"
Tuğra'ya yöneltmemeye çalıştığım öfkem duruma karşı parlarken bağırışlarımın ve küfürün önüne geçemedim. Bu etraftaki insanların bize garip garip bakmasına sebep olsa da umrumda değildi.
Tuğra ellerini dizlerine koyup çok koşup yorulmuş gibi derin nefesler aldı. Sonra ağlamaya başladı. "Asır...benim yüzümden öldü."
Yanına yürüdüm, omuzlarından tuttum ve duruşunu dikleştirdim. "Böyle düşünemezsin." dedim sert bir sesle. "O kız bu oyunu benim için hazırladı, o halde benim yüzümden mi oldu? Hayır! Hepsi onun suçu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gördüm Seni~texting~
Short Storyanon123: Gördüm seni anon123: Biliyor mu sevgilin? ozgurasil: Neyi? anon123: Abisini öldürdüğünü?