Cehennem: 11 Araf: 1

478 87 58
                                    


Felix D bloğun arkasında, tırmandıkları pencerenin az biraz uzağında Prens'i bekliyordu dakikalardır.

Gerçekten gelmeyecek, değil mi?

Köşeden çekmiyordu gözlerini, sanki her an o köşeden dönecekti oğlan.

Lütfen gel, lütfen Prens.
Çünkü şimdi gelmezsen biliyorum, bir daha hiç gelmeyeceksin yanıma. Tek bir kelime dahi duyamayacağım senden, biliyorum.

Köşenin orada bir gölge belirdiğinde sıska oğlan panikledi.

"Prens."

Gölgede en ufak bir kıpırtı bile olmamıştı.

"Önemli değil, sana yemin ederim önemli değil Prens. Lütfen gel, yalnız bırakma beni."

Tekrar ne bir kıpırtı ne de bir ses...

"Eğer şimdi gelmezsen yanıma, gözlerinin önünde mahvoluşumu görürsün."

Prens köşeden dönüp gün yüzüne çıktığında eğik başıyla, Felix ufak bir tebessümle onu süzüyordu.

"Çok beklettin beni..."

"Özür dilerim."

"Özür dilemene gerek yok. Hadi, vaktin varsa yardım et de kaçalım buradan."

Kaçmak... diye düşündü Hyunjin, Seni alabilir miyim ki yanıma?


"Ee, bugün mesain akşam değil mi?"

Felix dizlerini kendine çekip kollarını dizleri etrafında sarmalarken sessizce onu izleyen Prens'e bakıyordu.

"Evet."

"Bu kadar sessiz olman hiç alışılageldik değil Prens. Lütfen, hareketlen biraz."

Hyunjin başını eğdiğinde Felix elini oğlana uzatarak çenesinden kavradı Prensi. Çenesini doğrulttuğunda Hyunjin şaşkınca Felix'e baktı.

"Dik durmalısın, yanlış hiçbir şey yapmadın."

"Nefret ediyorum kendimden, nefret."

Hyunjin mırıldandığında Felix'in eli hâlâ oğlanın çenesindeydi. Tereddütlü yavaş hareketlerle yanağına uzandı eli Prens'in çenesinden yukarı.

Bir rüzgar savurduğunda Prens'in saçlarını, Felix gülümseyerek mırıldandı.

"Senin olduğun yerde rüzgar eksik olmuyor Prens..."

Baş parmağı Hyunjin'in yanağını okşamaya başladı ağır ağır.

"...Ama ben bu rüzgarı seviyorum. Aklımı alıp bambaşka alemlere sürüklüyor."

"Felix..."

Sıska oğlan elini Hyunjin'in yüzünden çekip kollarını iki yana açtı.

"Rahatsız olmayacaksan eğer..."

Hyunjin'in yüzüne buruk bir gülümseme yerleşti sıska oğlanın bu göndermesiyle. Düşünmedi, düşünmek içini bunaltıyordu. Onun için açılan zayıf kolların arasına sokuldu sadece. Oğlanın incecik kollarının arası nasıl sıcaktı, nasıl güven veriyor, nasıl telkin ediyordu kendisini?..

Divine Comedy (신곡) • hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin