Felix babasının, ki kendi içinden baba değil de o adam diye hitap ediyordu alışamadığından, neden gittiğini adam elleri poşetlerle dolu bir şekilde geldiğinde anlamıştı.Adam poşet poşet şeker ve çikolata, içecek ve adını dahi bilmediği yiyeceklerle gelmişti.
Çok derin konulara girmeden basit şeylerden bahsetmişler, fazlaca yoğun bir gün olduğundan saat dokuzu bulduğu gibi de Felix'e odasını göstermişlerdi.
"Bu odanın tamamı mı benim? Her şey mi? Bu kıyafetler, eşyalar... Gerek yok bu kadar şeye inanın."
Kadın gülümseyerek yanındaki kocasının omzuna yasladı başını.
"Birtanem, bundan sonra hiçbir şey için endişelenme olur mu? Sen dünyaları hak ederken iki üç eşyanın lafı mı olur? Değil mi hayatım?"
Babası da gülerek başını salladığında Felix resmi bir selam durdu karşılarında.
"Her şey için çok teşekkür ederim, çok düşüncelisiniz ve beni çok utandırdınız nezaketinizle. Umarım elimden gelebilecek her şeyde size yardımcı olmama izin verirsiniz."
"Felix, doğrul birtanem. Senin varlığın bize yetiyor, sen bize değil biz sana yardım edeceği, etmeye çalışacağız."
Kadın yumuşak sesiyle konuştuğunda Felix doğruldu ve kadın kocasına yaslanmayı bırakarak çekingen bir şekilde elini oğlanın omzuna uzattı.
"Asıl bir isteğin olursa saat kaç olursa olsun söyle, sakın çekinme olur mu? Çekinirsen kahrolurum üzüntümden."
Felix hemen ardından onu strese sokan bir ikileme düştü. Aklındaki bir sürü soru arasında bir isim sürekli öne çıkıyordu. Diğer her şeyi önemsiz kılan tek bir kişinin ismi...
"Aslında... Bir sorum olacaktı."
Ailesi bir anda pür dikkat kesildi.
"Acaba Hyunjin'den haberiniz var mı efendim?"
Annesi eşine döndü.
"Oğlumuzun en yakın dostu olan o delikanlı değil mi Hyunjin?"
"Evet hayatım."
Babası telefonunu cebinden çıkarıp gözlerini kısarak rehberini kurcaladı.
"Felix, hemen arıyorum bekle canım."
Felix kalbinin heyecandan sıkıştığını hissetti. Daha saatler önce ayrılmasına rağmen özlem kalbine ağır gelmeye başlamıştı bile. Üstelik bambaşka, tanımadıkları yerlerde olmaları da oğlanı fazlaca geriyordu.
"Alo? Komiser Choi'nin misafiri Hwang Hyunjin orada mı acaba? Evet evet. Tamamdır, çok sağ olun." Adam sessizce beklerken Felix gerim gerim gerilmişti heyecandan.
"Alo Hyunjin, evlat nasılsın? Evet bugün tanışmıştık, hemen çıkardın sesimden. Hayır hayır, sorun yok." Adam kocaman bir gülümsemeyle Felix'e baktı ve devam etti. "Felix iyi, endişelenme hemen. Her şey yolunda."
Felix utançla başını eğdiğinde sırıtmaktan da kendini alamamıştı. Sevgilisi nasıl düşünüyordu onu böyle... Hemen nasıl telaşlanıvermişti onun için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Divine Comedy (신곡) • hyunlix
Fanfic"Onlar için geri geleceğim, yoksa nasıl bir prens olurum? Ancak şimdi, benimle gel Felix. Birlikte kaçalım buradan." Burası K. yetimhanesi. Bir yetimhaneden çok mezbahaya benziyordu gerçi. •Hwang Hyunjin x Lee Felix hayran kurgu...