Araf: 13

251 47 50
                                    


"Felix, hiçbir şey yemedin."

Adam buruk bir gülümsemeyle Felix'e bakıp konuştuğunda bakışları onun hemen yanındaki Hyunjin'e döndü.

"Hyunjin, değil mi? Hadi, bir şeyler yiyin çocuklar."

Hyunjin ufak bir tebessümle başını iki yana sallarken Felix'in masa örtüsünün altından kavradığı elini baş parmağıyla okşuyordu.

"Çok teşekkürler."

Polis memuru masanın başından boğazını temizlediğinde herkesin başı ona döndü.

"Çocuklar, izinli olduğunuz süreyi daha fazla uzatamam maalesef. Yavaştan kalkmanın vakti geldi."

Felix bunun üzerine masadan kalkan ilk isim olmuştu.

"Tanıştığıma memnun oldum, yemek için çok teşekkür ederiz. Umarım bir gün karşılığını verebiliriz."

Herkes ayaklandığında Felix'in ardından, Hyunjin oğlanın kolunu okşayarak kulağına eğildi.

"Felix, iyi birine benziyor. Seninle baş başa konuşmak istediği bir şeyler de var gibi."

Sahiden, adam yemek sırasında da bir şey söyleyecekmiş gibi ya öne atılıyor ya da ağzını açıp vazgeçerek kapatıyor ve arkasına yaslanıyordu.

"Korkuyorum Hyunjin."

Felix fısıldadığında Hyunjin az ilerideki girişi işaret etti.

"Hemen orada olacağım, seni izleyeceğiz. Tamam mı?"

Felix başını salladığında herkes adama selam durup çıkışa ilerlemeye başladı, buna komiser ve diğer iki üç polis de dahil.

"Söylemek istediğiniz bir şey mi var?"

Adamın gözleri tekrar başladığında dolmaya, şayet bu adam gerçekten babasıysa babasından aldığına emin oldu Felix sulu gözlü kişiliğini. Şayet kendisinin de gözleri hemencecik doluvermişti.

"Felix, Lee Ji-An seni bekliyor; eğer sen de gelmek istersen yani. Biz seni çok özledik Felix. Annen-"

Adam annen kelimesini kullandığında derin bir nefes alarak yere baktı, yanlış bir zamanlama mıydı bu? Çocukcağıza hemencecik baskı yapacakmış gibi hissetti annesinden bahsederek.

"Annem de mi var?"

Adam hıçkırarak ağlamaya başladığında kollarını hemen önündeki oğlana sarmalamaktan geri duramadı. Çocuk ürkecek mi diye düşünecek ne aklı kalmıştı ne de mantığı.

Felix onu sımsıkı saran bu kollarla almıştı çoktan cevabını. Gözünün önüne iki katlı bir ev geldi. İçerisi sıcacıktı, mutfağında leziz mi leziz yemekler pişiyordu aynı burada ya da karakolda yedikleri gibi.
Mutfakta babası ve annesi sofra kuruyordu, onu gördüklerinde gülümseyerek masayı işaret ediyorlardı.

Yine aynı iki katlı evi düşündü, annesi dış kapının önünde onun geldiğini görünce koşa koşa gidiyor, aynı şu an olduğu gibi sıkı sıkı sarılıyordu. Hyunjin'in yaptığı gibi saçlarını okşayıp onlara öpücükler konduruyordu.

Divine Comedy (신곡) • hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin