Yeni bölüm aşkına :))) Sonunda geldi...
Yorumlarınızı bekliyorum
Keyifli okumlar
***
Evden çıkar çıkmaz kapıyı gürültüyle kapatıp sırtını ahşap yüzeye dayadı. Kalbi boğazında atarken içerden duyulmaya başlayan sesle yeniden dizleri titredi. Bedeni şiddetli bir fırtınanın ortasına kalmışçasına savruluyordu sanki.
"Aklımı oynatmak üzereyim..." diye sayıklarken gözlerini kapatmak korkusuna göz kapaklarını bile oynatmıyordu. Az önce Savaş onu öperken gözünün önüne gelen görüntü yeterince beynini ve kalbini yormuşken bir anda neden böyle olduğunu anlayamıyordu.
Büyük bir aşkla seviştiği adam kimdi? Turan olamazdı... Yani mümkün değildi. Turan'la ne zaman yakınlaşsalar Diyar bir şekilde nedensizce uzaklaşıyordu ondan. O zaman kimdi o adam? Savaş... Başını aklını zorlayan isimle hızlıca salladı. "Mümkün değil!"
"Diyar Hanım iyi misiniz?" Diyar telaşla adını seslenen gence titrek gözlerle bakıp "Gidelim." diye mırıldandı. "Çabuk gidelim..."
"Savaş Bey?" eve girmeye niyetlenen Fırat'ı eliyle durdurup kaçamak bakışlarını kapıya çevirdi. Boğuluyordu... Biraz daha burada böyle durursa düşüp bayılacaktı.
"Beni buradan uzaklaştır. Çabuk!"
Fırat, net bit sesle emir veren kadının dağılmış haline tereddütle bakarken içerden dışarıya taşan sesler kıyamet habercisi gibiydi. Eve girmekle Diyar'ı buradan uzaklaştırmak arasında sıkışıp kalmıştı. Ne yapacağını bilemez bir haldeyken gittikçe fenalaşan kadının yüzünü gördüğü an hemen harekete geçti.
"Yardım edeyim size." Koluna girdiği Diyar'ı arabaya yönlendirirken cebindeki telefonu çekip aldı. Aceleyle mesaj bölümüne girip Atahan'a kısaca durumu aktardı ve telefonu kapattı.
Arabanın yanına geldiklerinde başına dikkat ederek Diyar'ın arka koltuğa oturmasına yardım ettikten sonra ilgiyle onun yüzüne baktı. "İyisiniz değil mi?"
"İyiyim, birazdan geçer. Bir an..." devamını getirmeden önüne dönüp kapıyı çekti.
Fırat bir anlık şaşkınlıkla siyah camdan kadına baksa da başını olumsuzca sallayarak yolcu koltuğuna geçti. "Fabrikaya gidiyoruz Mehmet."
***
Fabrikaya geldiklerinde daha kontrol noktasına bile varmamış aracın kapısını açtı. "Dur burada." Ön koltukta oturan gencin müdahale etmesine fırsat vermeden duran arabadan hızla çıktı. "Diyar Hanım..."
"Yürüyeceğim Fırat." ana kapıda sürekli saatini kontrol eden Şafak'a doğru koşar adımlarla ilerledi.
"Hey!" deyip el salladı ve şaşkınca bir kendisine bir de araca bakan Şafak'ın koluna seri bir hamleyle yapıştı. "Hadi gidelim."
"Gidelim de Atahan Bey az önce gitti. O gelmeden nasıl olacak?" Abisine yine esmiş olmalıydı ki bir anda gideceği tutmuştu. Yoksa böyle bir günü kaçıracağını düşünmüyordu.
"Gökalp abim burada değil mi?"
"On dakika önce Kanun Bey ile birlikte geldiler. Gökalp'in odasındalar."
"İyi. Önce babamları görelim sonra araziye geçeriz."
Şafak gereğinden fazla hareketli olan kadını şüpheyle süzerken hal hareketleri gözle görülür bir biçimde tutarsız gelmişti gözüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKLAR İÇİNDE
Roman d'amour"Ve öğrendim ki; insanlar cinnet anında katil olabiliyorlarmış... Ne sağduyu ne başka bir şey... İşittiğin tek ses kulağına sürekli öldür diye fısıldayan canavarın sesi... O sesi tanıyorsun aslında, o ses senin alt benliğinin sesi... Ve anladım ki;...