I. KISIM
YOL KENARINDAKİ ÇİÇEKLER
HONA
Marseha Ülkesi
İtah Şehri
Yakut Sarayı
Akşam Üzeri
Hona kapının önünde bir ileri bir geri giderken ellerinin terlediğine şaşırmıştı. Kadın, avuç içlerini mor kaftanının uzun kollarına sürerken derisini soymak ister gibiydi. Odaya girmenin bu kadar zor olabileceğini düşünmemişti.
Sonunda derin bir soluk aldı ve vermeden kapının altın işlemeli kolunu çevirebilmeyi başardı.
Babasıyla göz göze geldi anında. Adamın Zeir tarafından yapılmış olan portresi tam karşısında dikilen duvara asılıydı. Her zamanki suratsız ifadesine bir de gurur eklenmişti. Aslında gözlerine gizli olan kibir ise hafifçe gülümseyen dudağının kenarına iliştirilmişti. Zeir babasını tanıyordu.
Hona ise hiç tanımamış gibi hissediyordu adamı. Ona ilk kez baba deyişi ile son kez seslenişi arasında bir türlü dolduramadığı kocaman bir boşluk vardı sanki. Bu yüzden adam köprünün korkuluklarından sallanırken hiçbir şey hissetmemişti. Havayı döven ayaklarının hiçbir darbesi yüreğine vurmamıştı. Hânın masum olmadığını biliyordu, ona acıması için en ufak bir nedeni yoktu.
Annesi ise başka bir mevzuydu. Ülkenin kaderini çoğu kez beceriksiz kocasının ellerine bırakırken kim olduğunu unutup gözlerini yummuştu. Her şey yokuş aşağı giderken sevgilisi için yalanlar satmıştı. Hanım olmaktan çıkıp Ahzem'in kadını olmakla yetinmişti. İşlediği suçların hesabını ödeyip kocasının yanında başıboş bir kukla gibi sallanmalıydı. Belki o zaman Hona'nın annesine duyduğu öfke biraz olsun geçerdi.
Sonra aklına Zeir geldi.
"Neden burada buluşmak istedin?" diye sordu onu peşinden takip eden kadın.
"Bu odanın havasını her zaman sevmişimdir," dedi Hona.
Baharın zarif ışıkları aştıkları camlardan içeri girerken sarı huzmeler şeklinde yere düşüyorlardı. Hona bir süre güneşi izledikten sonra duvara asılı olan tabloya tekrardan baktı. Gerisini pek düşünmedi.
Koca masanın arkasına geçip tabloyu çabucak indirdi. Elinde tekrardan başarıyla çizilmiş resme bakıp ne yapacağını bilemez halde dudaklarını büzdü, sonra da Kaytun'un odadaki varlığını hatırlayınca tabloyu yere koydu.
"Otur Vekil," dedi sonra.
Kaytun her zaman üzerinde olan siyah tuniği ile elleri belinde dikiliyordu. Oda kadının pek dikkatini çekmemiş olacak ki yaşlı kurdun bakışları sadece Hona'nın üzerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKREP YÜREK
FantasyYılan Yürek isimli kitabın devamıdır. .•▪︎°☆°▪︎•. Konu, oluşturulan evren ve karakterler şahsıma aittir. Kitapta şiddet ve intihar sahnelerine yer verilmiştir, lütfen buna göre okuyunuz. Kendinizi tanıyın...