AHZEM
Seyas Köyü
Öğle
Ahzem sıkıştığı dar alanda rahat nefes alabilmek için başını açık pencereye doğru çevirdi. Tavanlar yüksekti neyseki ama odalar Marseha'nın mimarisine pek uymayarak küçüktü. Hele Ahzem'i tıkmış oldukları yer adama deliksiz bir tabut gibi geliyordu.
Böyle sıkışmış hissetmesinin başkaca sebepleri olabilirdi. Öncelikle geldiklerinden beri sadece belirli perilerle görüşebilmek için büyük bir salona gitmelerine izin vermişlerdi, onun harici gece karanlığında evden eve geçiyor dışarı çıkıp başka perilerle karşılaşmalarına izin vermiyorlardı. Saye çok mutsuzdu bu durumdan, gündüz gözüyle perilerin yaşadığı bu köyleri görmek istiyordu oysa ki. Ahzem kadına dönüp "Biraz ışıltılı işte," demiş, dudak kıvırmıştı. Daha önce varlıklarını bile bilmediği beyaz çiçekleri, olgun meyve ağaçları, her yerden fırlayan minik ateş böcekleri, mükemmel inşa edilmiş ağaç evleri ve en önemlisi devasa ağaçları kolayca görmezden gelebilmişti.
İkinci olarak da her ne şartlar altında olsalar dahi ateş yakmalarına izin yoktu. En ufak bir kıvılcım kovulmak demekti. Kovulmaktan daha kötü şeyler hayal edebiliyordu Ahzem ama ona söylenen buydu. Her yerin ağaç ve ahşap olduğu düşünülürse bu yasak mantıksız gelmiyordu.
Ahzem de itiraz etmedi bu kısıtlamalara hatta anlayışla karşıladı. Perilerin Zeir'e karşı olan yardımları yüzünden ağzını bile açmamıştı. Peşlerine takılacak olan mavi saçlı, tuhaf bakışlı periye de itiraz edememişti. Saye'nin, ergenliğini anca geride bırakmış gibi görünen perinin yüzüne attığı hayran bakışları elinden geldiğince göz ardı etmiş, adama tek bir kelime bile söylememişti. Olgun bir erkekten daha ziyade çocuk gibi görünüyordu peri, Ahzem birçok şey düşünmüş ama neye benzeteceğine bir türlü karar verememişti.
Hiç memnun değildi bu durumdan. Peri geniş kanatlarının haricinde hiç işlerine yarayacak gibi durmuyordu ki kanatların kendilerine nasıl bir faydası olurdu Ahzem bilmiyordu. Saye'den taş çatlasa iki parmak kadar uzundu. Sanki yeterince beslenmemiş gibi duruyor hiç kılıç kullanmadığına emin olduğu çelimsiz kollarını devamlı arkasında saklıyordu. Dağlara gitmeyi bıraksın ormandan da çıkamayacak gibiydi. Ahzem periyi başından savmak istiyordu.
Saye bu düşünceleri adamın ifadesiz suratında her nasılsa okumuş ve yalnız kalabildikleri ilk fırsatta, durumun hiç de fena olmadığına dair Ahzem'i ikna etmeye kalkışmıştı. "Bize yardım ediyorlar daha ne istiyorsun," demişti kadın. Neyseki ben demiştim, dememişti.
Saye ile Taz denilen peri açık kapıdan içeri girdiler. Yıldız dilinde Ahzem'in anlamadığı koyu bir muhabbette kaybolmuşlardı. Ateşin kendisine uygun bir sandalye bulamadığı için yere oturuyor olmasına rağmen fark edilmesi çok kolay bir cüssesi olduğunu biliyordu ama buna rağmen ikili konuşmalarından kopamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKREP YÜREK
FantasyYılan Yürek isimli kitabın devamıdır. .•▪︎°☆°▪︎•. Konu, oluşturulan evren ve karakterler şahsıma aittir. Kitapta şiddet ve intihar sahnelerine yer verilmiştir, lütfen buna göre okuyunuz. Kendinizi tanıyın...