31 - Timsah

111 16 88
                                    

S A Y E Z E N

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

S A Y E Z E N

.

Yıldızkalbi Sarayı

Akşam

"Güzel oldu," dedi Tuva bahçeye bakarken. "Elimi sürmeme izin vermedin ama bensiz de iyi iş çıkardın. Aferin."

Saye ile Tuva çalışma odasının bahçe kapısının önüne iki sandalye atmış yasemin kokulu çaylarını içerken akşam güneşinin keyfini çıkarıyorlardı. Hava serindi ama üşütmüyordu.

"Toprağı hazırlayan sendin," dedi Saye. "Gerisine karışman bitkiler için iyi olmazdı. Bir cadının eli ne kadar işiyle meşgul olursa iş o kadar iyi olur. Baksana neredeyse bir ayda nasıl da büyüdüler. Hatta kurutmaya bile geçtik." Kapının kenarlarına iple astıkları bitkileri, yerdeki sergiye serilen kuru yapraklı çiçekleri gösterdi. "Yardımın için teşekkürler," dedi.

"Ne demek." Tuva gururla gülümsedi. Yapması gereken konusunda endişeli olmasına rağmen dışarıya belli etmemeye çalışĵyor, hissettiği hastalıklı hissi gözlerinin ardına gizliyordu. Saye tovazın gururunu incitmemek için bir şey demeden çayını yudumlamaya devam etti. Eğer işler kötüleşirse onun duygularıyla oynamak ufak bir dokunuşa bakardı.

"Güzel bir akşam bizi bekliyor," dedi Saye bıyık altı gülerek.

"Ne demezsin." Tuva oyuna gelmedi.

"İçip eğleneceğiz işte. Bol bol dans da ederiz. Dans etmeyi sevmez misin?" diye sordu.

"Sence dans eden birine mi benziyorum?"

Saye alıcı gözle baktı Tuva'ya, sanki oğluna gelin seçer gibi kadını süzdü. "Daha çok yerinde ağır olan bir taşa benziyorsun. Durduğun yerde heybetlisin ama aynı zamanda baş yararsın."

"Aynen öyle." Tuva hırıltılı sesiyle öyle bir güldü ki kayalar yuvarlandı. "Akıllı bir kadınsın. Keşke kendini öldürtmeye bu kadar meraklı olmasan."

"Güzel olacak," dedi Saye, arkadaşının gönlünü ferahlatmaya çalışırken. "Çok eğleneceğiz."

Saye de buna inanmak istiyordu. Kendi endişesini kulak arkası ederek yaptığı bu olmuştu. Sabah kızlarla beraber hamama gidip olabildiğince eğlenmiş, günün geri kalanında hamamdaki terlemesini boşa çıkarırcasına çalışmıştı.

"Yemeğe gidelim," dedi Saye aç karnını dinlerken. "Boş mideyle içki içilmez derdi Hasna. Hadi kalk Aya-Tuva."

Kadın, Saye'nin elinden ona tutuşturulan bardağı aldı. Gerçekten de bir kaya gibi inat ediyor ve yerinden kalkmak istemiyordu. "Vazgeçebiliriz," dedi fısıltıyla.

Saye ise hiç cevap verme gereği görmeden bahçede iş yaparken giydiği altı çamurdan katman olmuş kauçuk ayakkabılarını çıkarıp minik güller işlemeli harem papuçlarını giydi. Adımları hafifti. Tuva'nın da içeri girmesini bekleyip kapıyı arkalarından kapattı. Masanın üzerine koyduğu küçük iksir şişesini tovaza bakmadan kadının cebine attı. Atazade için hazırladığı sakinleştiricilerin dozunu azaltarak hazırladığı, kalp çarpıntısını engelleyen ve kişiyi daha dingin tutacak bir ilaçtı. Eğer Tuva kendini kötü hissederse bunu içecekti.

AKREP YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin