24 - Hiç

120 14 66
                                    

S A Y E Z E N

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

S A Y E Z E N

.

Dikenlik

Yıldızkalbi Sarayı

Gece

Yatağa bu gece hangi rüyayı göreceğini hiç de merak etmeyerek girmiş olmasına rağmen Menar'ın karanlık dehlizlerinde koştururken ışığı ile göz yakan ateşleri görünce memnun oldu. Ahzem bir yerlerde olmalı, diye düşündü Saye. 

Beni kurtaracak.

Uzun alevler yakmıyor hatta unutmasının mümkün olmadığı o müthiş sıcaklığı hiç hissettirmiyordu. Saye büyülenmiş gibi kendini müthiş kızıllığa kaptırdı ve ateşin içinden ona doğru gelen adamı izlemeye başladı. "Ahzem," diye fısıldadı içinden kopan bir fısıltıyla. Alevleri boş verip kendini tutan iplerden kurtularak adama doğru hareket etti.

Görüntü hızla değişti.

Ahzem'e ait olduğuna emin olduğu gölge küçüldü ve yerini aylar önce ölmüş olan kocası aldı. Adamın kabuslara ait tanıdık yüzü üzgündü. Hesap sormuyor, sadece Saye onu büyük bir hayal kırıklığına uğratmış gibi mahzun bakıyordu.

Kadın varlığını belli etmemek ister gibi adama seslenmedi fakat adam Saye'den tarafa yürümeye devam ediyor, kadın da bakışlarını çekmiyordu.

"Ölmelisin," diye seslendi biri, sesin kendisine ait olduğunu sandı ama ağzını açan o değildi. "Neden buradasın? Ölmelisin," diye tekrar etti yabancı.

Kocasının üzgün ifadesi hamurla yoğrulur gibi birbirine karıştı ve bir kadına dönüştü. Yabancı bir kadına. Ona doğru kalkan bir kol havada yarım ay çizdi. Hiddetle çarpılan yüzü gördü Saye. Öfkenin arkasına saklanmış olan korkuyu gördü. Sonra çoktan uyanmış olduğunu anladı.

Kendini kurtaracak vakti ya da gücü bulamadı. Rüyanın gerçeğe bu kadar karışmış olmasını, arada ayrılan çizgiyi ve o çizginin yok olmuş olan keskinliğini hiç anlayamadı.

Bağırışlar geldi. Tuva'dan gelen, kendi dilinde küfür olduğunu tahmin ettiği sözleri duydu. Kadını kaptığı gibi duvara vuruşunu ve önceki gün haremin bir köşesinde gördüğüne emin olduğu o kadının kemiklerinden çıkan kırılma sesini duydu. Aynı kadın bir bezden yapılmaymış gibi yere düştü. Elinde tuttuğu bıçağın metal sesini duydu Saye.

Seri soluması derinden gelen bir hırlamaya benzeyen Aya-Tuva'nın gözlerini yakalamaya çalıştı Saye ama bu karanlıkta tam olarak nereye baktığına emin olamadı.

"Öldü mü?" diye sordu sessizce.

Dört eli de havadaydı. İkisi yumruk şeklindeydi diğer ikisi de ona doğru gelen bir şeyi yakalamak ister gibi açıkta bekliyordu. Sırtı eğik, sivri kulakları tetikleydi.

AKREP YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin