32 - Hediyeler ve Edinilen Yeni Dertler

113 16 89
                                    

S A Y E Z E N

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

S A Y E Z E N

.

Yıldızkalbi Sarayı

Gece

Karanlık ağır basıyordu.

Işık vardı ama gözlerinin resmi seçmesi uzun sürdü. Adam tek dizi üzerinde yere çömelmiş tam önünde ona bakıyordu. Yüzündeki meraklı ifade yavaşça soluyor ve dumanlı bakışları daha sabırsız hale geliyordu.

"Beni neden bekliyordun Sayecik?" diye sordu Erendiz.

Saye adamın ağzından çıkan isminden tiksindi. "Size bir özür borçluyum," dedi. Ter üzerinde bir kova soğuk su gibi boşalırken ağzı kupkuru kalmıştı. Sindiği yerde bakışlarını öne indirip kollarını dizlerinin üzerinde birleştirdi. Utancını göstermek isterken hissettiği korku bunu kolaylaştırmıştı.

"Ee?" diye sordu Erendiz yavaşça dikilirken. "Bana ne için özür borçlusun?"

Kelimelerini, bir evin zeminini inşa ederken taşlar arasından sağlamamlarını dikkatle seçer gibi seçmek zorundaydı.

"Geçen geceki kaba davranışım yüzünden. Sizi yapmayacağız şeylerle itham etmiştim. Bunun için affedin beni efendim," dedi. Bakışları mor halının kenarlarındaki su yolu işlemelerini takip ediyordu. Kafasını kaldırıp adamın gözlerine bakmaya cesaret edemedi.

Ayaklar hızlıca odanın içinde dolanmaya başladı. Adamın omuzlarından üzerinde altın işlemeleri olan siyah cübbe yere doğru kaydı.

"Kolyenin aklını çeleceğini biliyordum," dedi Erendiz kendinden pek emin.

Siktir kolyeyi unuttum, diye düşündü Saye. Mücevherin özür üzerinde bir etkisi olup olmadığına karar vermeliydi. Adamın gözünde hangisi daha akıllıca olurdu?

"Gönderdiğiniz hediye için de teşekkür ederim," dedi. "Hak etmediğim bir şeydi ama beni kabalığım yüzünden ödüllendirerek ne kadar yüce gönüllü ve bağışlayıcı olduğunuzu gösteriniz." Çok dalkavukça sözlerdi bunlar ama adamın kulağına o kadar zararlı gelmemesini diledi.

Yanıldı. "Daha fazlasını ister gibisin Sayecik. Seni besleyen eli öpmeye gelmiş gibisin." Geçen seferki gibi tekrar ona şarap uzattı. Bakışlarıyla ayağa kalkmasını buyurdu.

Saye kadehi eline alırken düşünüyordu. Yol yapmaya çalışıyordu. "Sözlerimi yanlış anlamayın Sultan'ım. Ben bir özür, bir teşekkür ve bir hediye sunmak için buradayım. Altın veya mücevher beklentim yok. Tek istediğim beni affetmeniz." Adamdan gelecek cevabı beklerken kadehi kafasına dikmesinin dışarıdan nasıl gözükeceğini düşünüyordu.

Erendiz geçen seferki çıplaklığından çok uzaktı. İpek bir beyaz gömleğin kol yenleri serbest şekilde ellerinin üzerine düşmüştü. Lacivert cepkeni geniş omuzlarına heybet katmış haldeydi. Taranmış, uzun saçları bu uzun günün ardından bile düzgünce örgüsüne tutunuyordu.

AKREP YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin