Not: Yaşanan anlam karmaşası yüzünden bu bölümden itibaren Han unvanını Hakan olarak değiştirmiş bulunuyorum.
HASNA
Yankı Şehri
Akşam
Ormana varmışlardı. Saye, Ahzem ve Zeir sapasağlam ormana varmakla kalmamış hatta oradan ayrılmak için yola düşmüşlerdi bile. Dağlara doğru gidiyorlardı.
Sapasağlam demek belki yanıltıcı olabilirdi aldığı bilgilere göre. Zeir sınırdan geçerken dokuzuncu tümen askerleri tarafından yaralanmıştı. Bacağından okla vuruldu ama iyileşme süreci iyi gidiyor, diye yazmıştı kız. Haftalar önce Yankı'ya geldiklerinde Tümenbaşı Zeir, böyle bir bilgi paylaşımında bulunmaya gerek görmemişti. Ama tarihler uyuyordu, Zeir'in bu durumdan haberi olmaması imkansızdı.
Hasna da aynı şeyi sürdürdü. Zeir ve Talu karargaha gelmeden kimselere bir şey anlatmadı. Bunun en temel sebebi Serbevne'ye oğlunun yaralanmasını açıklaması durumunda Almakay tarafından da sonuna kadar desteklenecek olan güven bunalımıydı. Hasna'nın bununla tek başına karşı karşıya kalması mümkün değildi. Hem de koşullar Serbevne'ye bu kadar karşıyken Zeir'den hemen bir açıklama gelmeden kadının kafasını ihanet fikirleri ile doldurmanın anlamı yoktu.
Sonuç olarak oğlunun hayatta ve görece olarak iyi olmasına mutlu olabilirdi Serbevne. Onu gece ayakta tutan sorunlarından birini cevaplanmış olacaktı ama Ahzem'i elinden kaçırmış olması kadını üzer miydi yoksa sevindirir miydi emin olamadı Hasna. Bir kozu olduğunu düşünmüştü ne de olsa Hanım ama artık yoktu.
Bu yüzden Hasna'nın fikirleri kendine kaldı. İçi içini yedi ama Serbevne'ye iki Zeir hakkında gerçeklerden bahsetmedi. Onun yerine çenesini kapatıp kadının yaptığı gelecek planlarını sakinlikle dinledi. Her şey görüşmelere bağlıydı. Kurulan her plan, bir ihtimalin devamıydı.
Neyse ki geçmek bilmeyen bu günler de geçti ve mektubu aldıktan yaklaşık iki hafta kadar sonra Talu ve Zeir geri döndüler.
Akşam karanlığında onları kapıda karşılamak Serbevne'nin fikriydi, o yüzden en önden giden kadının attığı uzun adımları takip eden Hasna olabildiğince gönülsüzdü.
"Burada olmak isteyen sensin cadı," dedi Asral tam yanında ilerlerken. "Hanım, gelmek istemezsen anlayışla karşılayacağını söyledi sana."
Öyle demişti gerçekten. Hasna'nın karşılamada bulunmasına gerek yoktu, hatta tüm bu gönülsüzlüğün sebebi de Serbevne'nin onu çağırırken isterse gelmeyebileceğini söylemiş olmasıydı. Tabii ki gelecekti. Meraktan ölüyor olması haricinde Zeir ile yüzleşmesi gerekiyordu. Serbevne'nin kabalığını görmezden gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKREP YÜREK
FantasyYılan Yürek isimli kitabın devamıdır. .•▪︎°☆°▪︎•. Konu, oluşturulan evren ve karakterler şahsıma aittir. Kitapta şiddet ve intihar sahnelerine yer verilmiştir, lütfen buna göre okuyunuz. Kendinizi tanıyın...